MEHMET ATAMAN

Okuduğunuz makale
NESİLLİK HALLERDEN, NEYZENLİK HALLERE TERFİ
Anasayfa   /    Köşe Yazarları   /    Mehmet Ataman   /    NESİLLİK HALLERDEN, NEYZENLİK HALLERE TERFİ

06 Nisan 2021 - 00:52

mehmetataman1281@gmail.com

Mehmet Ataman

MEHMET ATAMAN

NESİLLİK HALLERDEN, NEYZENLİK HALLERE TERFİ

Son zamanlarda, herhangi bir alanda söz söylemek, yerel veya ulusal bir gazetede yazmak, tv.'lerde promgram yapmak, gittikçe daha tehlikeli olmaya başladı. En küçük bir eleştiri hakaret sayılıyor ve insanların özgürlükleri ellerinden alınıyor. Bu nedenle, yazar ve çizerler otokontrolde sınır tanımıyorlar. Buna rağmen suçlanıp, altından kalkamayacakları cezalar alıyorlar. Muhalif tv.'lere inanılmaz faturalar çıkarılıyor. Kamu kuruluşlarının reklamları, muhalif olan hiç bir gazete ve televizyona verilmiyor. Ulusal boyutta yayımlanan muhalif gazeteler, sudan sebeplerle kamu ilanlarından mahrum ediliyor. Yerel gazetelerden muhalif olanların durumu ise, çok daha zor. Onların, yayın dünyasında kalabilmeleri bile tam bir mucize.

Durum böyle olunca, çalışanlar, otokontrolle yetinmiyor, bazen de hicivin ardına sığınıyorlar. Ancak açık açık değil, subliminal mesaj verebiliyorlar. Sizin anlayacağınız Aziz Nesillik halimizden, Neyzen Tevfiklik hallere terfi ettik ama Neyzen’in kadar cesaretimiz yok.

Son dönemde toplum olarak yaşadıklarımız, ister istemez akla, 2. Abdülhamit'in isdibdat dönemini getiriyor. Bu dönemin en büyük ustası Neyzen Tevfik'i anmak da haliyle borç oluyor. Neyzen, bugünleri görseydi, kim bilir ne kadar ses getirecek taşlamalar yazardı. Hem de açık açık...

Neyzen'in asıl adı, Tevfik Kolaylı'dır. Güzel ney çalması ve besteler yapması nedeniyle, Neyzen Tevfik olarak tanınmıştır. Aslen, Samsun'un Kolay köyünden oldukları için, babası, soyadı kanunu çıktığında, Kolaylı soyadını bu sebeple aldı. Neyzen, aslında sadece ney ustası ve besteci değil, aynı zamanda önemli bir şair ve yazardır. 2. Abdülhamit döneminde, isdibdata karşı, Cumhuriyet döneminde ise, devrimlere karşı olanlara karşı, sert taşlamalarda bulunmuştur. Büyük bir Atatürk hayranıdır.

Bazı taşlamaları oldukça serttir. Bu tip taşlamaları, genellikle argo ve cinsel içeriklidir.

Çoğu yakıştırma olsa da fıkralarıyla da tanınmıştır. Epilepsi hastası olması ve alkole düşkünlüğünden dolayı, yaşamı çok zor olmuş, çoğu kez ölümden dönmüştür. Böylesi zor zamanlarında kendisine en büyük yardımları, kardeşi, Ahmet Şefik Kolaylı yapmıştır.

Ahmet Şefik, Cumhuriyet döneminin en önemli bakteriyologlarından birisidir. Tevfik'i tanımamıza vesile olan da odur. Onun yardımları olmasaydı, Neyzen Tevfik fark edilemez, kaybolur giderdi.

Yaşamakta olduğumuz günler dolayısıyla, Neyzen'den bir fıkranın tam zamanı diye düşünüyorum. Zira, oynatmaya az kaldı.

Yirminci yüzyılın başları, 2. Abdülhamit, bir fermanla, sarıklı kimselerin kahvehanelere girmesini yasaklar. Yasaklara karşı alerjisi oan Neyzen, derhal kavuğunu sarar ve saraya yakın bir kahvehaneye dalar. Her taraf, hafiye ve jurnalcilerle doludur.  Tez elden, jurnalciler, jurnallerini yapar. Kısa bir müddet sonra şeyhülislamın adamları, yanlarında komiser ve polislerden oluşan büyük bir kalabalık, Neyzen’in, başında kavuğu, elinde nargilesi ile oturduğu  kahveye dalarlar. Neyzen'i, sürüye sürüye dışarı çıkmaya zorlarlar. Çıkmak istemez. Direnir ama gücü yetmez. Zorla dışarıya çıkarırlar. Bir ara, bir fırsatını bulur, yakınındaki masanın üzerine çıkar, avazı çıktığı kadar bağırmaya başlar:

"Padişahım çok yaşa! Çok yaşa padişahım!" Sloganı duyan, müfettiş, komiser, kahvehanede oturanlar, polisler çil yavrusu gibi dağılırlar. Neyzen, arkalarından; "Ulan, amma da enayi şeylermiş!" diye, kendi kendisine söylenir.

Merak ediyorum, şimdilerde, herhangi bir yasağı protesto eden biri, yakalanıp, yaka paça götürülürken masanın üstüne çıkıp, aynı şekilde; “Padişahım çok yaşa!” diye, bağırsa, acaba kurtuluşu olur mu?

Neyzen'den bir dörtlük üzerinde azıcık oynayalım. Bir yazarın, bir şairin eseriyle oynamak hakkım değil. Bu hatadır. Çıkar, bana da saydırır mı bilemem ama ben, bu hatayı işleyeceğim. Çünkü, biliyorum Neyzen’in bir yanı çok hoşgörülüdür.  Belki hoş görür. Görmezse de cana minnet çekeriz, yapacak bir şey yok.

"On dokuz yıl senin daran alındı / Suratına yüz bin kara çalındı / Nasıl olsa bu yanlışa dalındı / Neyzen'den de büyük isyanın mı var?"

MAKALEYE YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ