GÜL ÇÖRÜŞ

Okuduğunuz makale
DENGESİZLİK DENGE HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Anasayfa   /    Köşe Yazarları   /    Gül Çörüş   /    DENGESİZLİK DENGE HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

24 Haziran 2021 - 15:23

gulcorus@gmail.com

Gül Çörüş

GÜL ÇÖRÜŞ

DENGESİZLİK DENGE HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU

Hepinize iyiniyetle gülümsüyorum
Hiçbirinizle dövüşemem
Benim bir gizli bildiğim var
Sizin alınız al inandım
Morunuz mor inandım
Ben tam kendime göre
Ben tam dünyaya göre
Ama sizin adınız ne
Benim dengemi bozmayınız

“Denge”, Turgut Uyar

Akıl Hastalıklarının Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Histrionik Kişilik Bozukluğunu ilk yetişkinlik döneminde başlayan, duygusallık ve dikkat çekme odaklı birproblem olarak tanımlar. Kişi, çocukluk dönemi boyunca dengesiz bir ebeveyn tutumu ile yüzleşmiştir. Aile bir yandan çocuğun duygusal ihtiyaçlarına karşı duyarsız kalırken, diğer yandan onun kendini sergilediği kimi davranışları fazlasıyla ödüllendirir. Yetişkinlik evresinde hangi özelliklerle karakterizedir bu yapı dersek...

  • Dikkat odağı olamadığı hallerde kendini rahatsız hisseder ve dikkat çekmeyi temel ilişki kurma biçimi olarak görür
  • Nasıl sosyal bağ kurabileceğini bilemediğinden cezbedici, flörtöz, provake edici cinsel davranışları benimser
  • Dikkatleri üzerine toplayabilmek için fiziksel görünüşüne, cinsel cazibe içeren giyimine son derece önem verir  
  • Hızla değişen ve yüzeysel yaşanan duygular sergiler
  • Çevresinden sürekli onay bekler; eleştiriye ve redde karşı aşırı duyarlıdır
  • Hayal kırıklığına tahammülü yoktur; rutin olan herşeyden çok çabuk sıkılır; başladığı bir işi bitirmeden diğerine atlar
  • Adım atmadan evvel düşünme gereği duymaz; ani kararlar alır
  • Ben merkezlidir; diğerlerinin ne hissettiği, ne yaşadığı ile pek az ilgilenir
  • Aşırı vurgulu ancak pek çok önemli detayı atlayan bir konuşma biçimi vardır
  • Kendisi ile ilgili bilgiyi teatral şekilde dramatize ederek anlatır; duygularını abartılı bir şekilde ifade eder; ancak, ifade şekli samimiyetten yoksun bir izlenim uyandırır
  • Telkine yatkındır; diğerlerinden ve çevresel koşullardan kolaylıkla etkilenir
  • Sosyal ilişkilerini sürdürmekte güçlükler yaşar; diğerlerini atlatmaya ya da onların gölgesi gibi davranmaya yatkın bir ilişki biçimi vardır
  • İlişkilerini gerçekte olduğundan çok daha yakın, çok daha özel algılar
  • Dikkati üzerine çekebilmek için intihar tehditleri savurabilir ya da intihar girişiminde bulunabilir

Türk filmlerinin sıklıkla baş kadın karakterlerine yapıştırdığı bu kimlik, hangi kadını tarif etmektedir tartışılabilir tabii. Sınırlı sayıdaki örnekten genel olana ulaşmaya çalışmak salt sanat dallarının değil, bilimin de başındaki problemlerdendir. Tıpkı, Freud’un kadın psikolojisi üzerine söz söylemekten imtina ederken, kadını fazlasıyla histrionik bir model dahilinde betimlemiş olması gibi... Peki, nedir bu betimlemenin özellikleri, biraz da günümüz perspektifinden ele alalım: 

  • Yüksek Düzeyde Nörotisizm:

Endişe, korku, gerginlik, öfke, keder, ümitsizlik, suçluluk, yeme-içme-para harmaca gibi dürtülerde kontrolsüzlük; gerçekçi olmayan beklentilerle ömür geçirme; kendisinden sürekli mükemmeli isteme; bitmek tükenmek bilmez kötümserlik; temelsiz organik şikayetler; çaresizlik, diğerlerinin duygusal desteğine ve karar verme gücüne bağımlılık gibi süregen negatif duygular içinde döner durur. 

  • Düşük Düzeyde Dışadönüklük:

Sosyal yalıtım, ketlenme ve utangaçlık; kişilerarası ilişkilerde kopukluk ve bu ilişkileri destekleyememe; duyguların adeta düz bir çizgide seyretmesi; hayatın çeşnilerinden ve mizahından yoksun kalma; yeterli donanımda olsa bile hak arayıcı davranışlarda zafiyet gösterme; ayrıca, liderlik gerektiren hallerden kaçınma içe dönük yapısını çağrıştıran özellikleri arasındadır.

  • Yüksek Düzeyde Telkine Açıklık:

Fantazi ve hayaller ile aşırı meşgul bir zihin; pratik davranmaktan yoksunluk; tuhaf düşüncelere sahip olma (mesela, hayaletlere, öldükten sonra tekrar dünyaya geleceğine, uzay cisimlerine inanma); kimlik karmaşası; sürekli değişen hedefler (mesela, aniden din ya da mezhep değiştirme); gece kabuslarına ve değişen bilinç hallerine yatkınlık; sosyal alana veya işe dair ilerlemesini bozacak ölçüde asi ve uygunsuz davranışlar telkine açık yapısının dıştan gözlemlenebilen özelliklerindendir.

  • Yüksek Düzeyde Uyguculuk:    

Saflık bu kişilik yapısının önemli özelliklerindendir (kişileri birbirlerinden ayırd etmeksizin benzer güven ilişkileri kurmaya çalışır). Kendini sınır koymaksızın ifade ederek birden açılıp, birden kapanabilir. Etraftan kabul görmek ve önemsenmek adına cömert davranabilir. Böylelikle, diğerleri ile sağlıklı kuramadığı sosyal bağlarını onarmaya çalışır.

  • Düşük Düzeyde Vicdani Sorumlukluk:

Entellektüel ve artistik potansiyalini olanın altında değerlendirir. Yeteneğine göre düşük okul başarısı vardır. Kanun ile başı derde girecek şekilde kuralları ve sorumlulukları boşlar. Kendini disipline etmede güçlük çeker (mesela, tıbbi bir zorunluluk dahi olsa, bir diyet ya da egzersiz programına uymada başarısız kalabilir). Kişisel ilgilerinde ya da iş alanında amaçsızlık gösterir. Bütün bu özellikleri, temelde, vicdan duygusunun gelişiminde oluşan ketlenme ile ilgilidir.    

Önemsenmediğini, çekici olmadığını, sevilmediğini, ilgi çekecek birisi olmadığını, terke layık bir kişilik yapısı taşıdığını, kendi çizgisini takip edecek güçten yoksun bulunduğunu, çaresizliğe, hüsrana ve adaletsiz davranışlara mahkum kaldığını alttan alta seziyor olması histrionik yapısını besleyen ana arterdir. Zira, ancak bu yapı, tam tersi yönde davranmaya onu teşvik ederek ayakta kalmasını sağlayacak araç görevi üstlenebilir.

Histrionik yapının geçmiş metni üzüntü vericidir. Dünyaya geldiğimiz anda biyolojik ihtiyaçlarımız kadar önem taşıyan “kendimizi ifade etme ihtiyacımız”, bu yapıda bloke olmuş, yerini, aile tarafından ödüllendirilen dramatize etme davranışına bırakmıştır. Bu dramatizasyonun arkasında da şu inançlar yer eder hale gelir:

  • İlgi çekici ve heyecan verici birisiyim
  • Mutlu olabilmem için diğerlerinin dikkatini çekmem gerekir
  • Diğerlerini etkilemedikçe bir şey olamam
  • Diğerlerinin benimle alakadar olmasını sağlayamazsam, beni sevmeyeceklerdir
  • İsteklerime ulaşmanın biricik yolu diğerlerinin gözünü kamaştırmaktan ve onları eğlendirmekten geçer
  • Diğerleri bana olumlu bir şekilde yaklaşmazlarsa, onlar işe yaramazın tekidir
  • İnsanların beni önemsememesi korkunç bir haldir
  • Dikkat odağı olmalıyım
  • Herşeyin üstüne kafa yoramam, içimden nasıl geliyorsa öyle davranırım
  • İnsanları eğlendirmeyi başaramazsam, benim ne kadar zayıf biri olduğumu farkedemezler 
  • Sıkıntıya tahammül edemem
  • Bir şeyi yapmam gerektiğini hissediyorsam, her ne pahasına olursa olsun onu yapmalıyım
  • Ne kadar ilginç davranırsam, insanlar benimle o kadar ilgilenir
  • Hisler ve sezgiler, akılcı düşünmek ve davranmaktan çok daha önemlidir

Ne yazık ki, bunca probleme rağmen, histrionik kişilik bozukluğu gösteren kişi, terapiye gereksinim duyabileceği konusunda fikirbirliği sağlamaz. Hatta, terapi sürecinin rutin görüşme aralarını da (seans planı) sıkıcı olarak algıladığından işi büsbütün zorlaştırır. Ancak, bir kayıp ya da başarısız bir ilişkinin ardından, fazlasıyla depresyona yatkın bir yanları olduğundan, terapi talebinde bulunabilirler. Terapinin genel amacı, kişiye düşünce ve davranışlarının ardındaki motivasyonların ya da korkuların kaynağını gösterebilmektir. Böylelikle, diğerleri ile çok daha sağlıklı bir ilişki kurabilmesinin de yolu açılmış olur.                                                                                                                                                                                 

Doğanın bana verdiği bu ödülden

Çıldırıp yitmemek için

İki insan gibi kaldım

Birbiriyle konuşan iki insan.

“Başlangıç”,  Edip Cansever

Dr. Gül Çörüş – Klinik Psikolog – gulcorus@yahoo.com

 

 

MAKALEYE YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ