MÜNEVVER YALIN
28 Temmuz 2021 - 10:11 MÜNEVVER YALIN AJANDAMIZDAN İNCİLER / TEMMUZ Çiçekler ağaçlarda kalsın, Uçurtmalar göklerde… Haziran, temmuz, ağustos birbirine sokulsun, Ne olur, bu böyle olsun. (EDİP CANSEVER) Hoş geldin Temmuz… Hasadınla, güneşinle, aydığınla, zaferinle, hüznünle hoş geldin. Bazen yangın oldun, içimiz yandı Madımak ile… Bazen de arka arkaya muştular sundun… Muştulardan biri Mavi Vatan’ın temsilcisi 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı ki bu bayram; 1 Temmuz’da kutlanan, denizciliğin dönüm noktası, bayrağımızı denizlerde sonsuza kadar dalgalandıracak Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’dır. Kutlu olsun. Daha sonra Lozan Barış Antlaşması gelir ki Sevr ile yok edilmek istenen Türk Vatanının zaferle biten Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Sevr’in feshedilmesiyle Türk Mucizesi adıyla 24 Temmuz 1923’te Lozan’da yeni bir Türk devletinin hem dünyaya hem de itilaf devletlerine kabul ettirildiğinin tarihidir. 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas’ta Türkiye Cumhuriyeti’nin en karanlık ve vahşi katliamlarından biri yaşandı. Sivas Katliamı, Sivas Olayları, Madımak Katliamı ya da Madımak Olayı… Sivas Valisi Ahmet Karabilgin,1 Temmuz’da Pir Sultan Abdal Şenlikleri adına düzenlenen şenliklere şair, yazar, halk ozanları ve karikatürist gibi pek çok sanatçıyı Sivas’a davet eder ve bu sanatçıları Madımak Oteli’ne yerleştirir. Sanatçılar arasında Aziz Nesin, Metin Altıok, Behçet Aysan, Uğur Kaynar, Nazmi Çimen, Muhlis Akarsu, Hasret Gültekin, Asım Bezirci gibi pek çok isim yer almaktadır. 2 Temmuz Cuma Günü saat 13.30’da Radikal İslamcılar tarafından başlatılan olaylarda çığ gibi büyüyen kalabalık, sloganlar atarak Hükümet Binası’na geldiğinde yaklaşık 1000 kişiye ulaşmıştır. Kalabalık Kültür Merkezi ve en sonunda hedefteki Madımak Oteli’ne geldiklerinde ise (kalabalığın sayısının onbinleri bulduğu) saat 18.00’dir ve saat 19.00 civarında ise saldırganlar Madımak Oteli’ne girerek içeriyi ateşe verir. Bu esnada atılan sloganlar; “Yakın! /Şeriat isteriz/Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak” şeklindedir. Ne acıdır ki 13.30’dan 19.00’a kadar süren olaylarda Hükümet’ten yetkililer kalabalığı dağıtmakta ihmalkar davranıp zamanında müdahale etmemiş ve akşamüstü başlayan yangında itfaiyenin gelmesi gecikmiş, itfaiye kalabalıkla da boğuşarak oteldeki yangını zamanında söndürememiştir. Bütün Devlet Mekanizması da dahil olmak üzere herkes otelin içindekilerin cayır cayır yanışını soğukkanlılıkla izlemekle yetinir. Madımak Oteli’nden 93 kişi çıkarılır bunlardan 33 adeti sanatçı, ikisi otel çalışanı olmak üzere 35 kişi yanarak vefat eder. Otelde ve morgda çalışan birilerinin iddialarına göre ise ölenlerin çoğu yangından değil başlarından ateşli silahlarla vurularak öldürülmüştür. Cesetlerdeki mermiler temizlendikten sonra düzenlenen tutanaklara da vurularak öldürüldüğü değil de yangında vefat ettikleri ibaresi yerleştirildiği görgü tanıkları tarafından fotoğraflarla belgelenmiştir. Akıl sınırlarını zorlayan vahşet ve insanlık ayıbı… Yüreklerdeki ateşin hiç sönmediği, bu yazıyı Madımak Katliamında kaybettiğimiz sanatçılarımıza ayırarak Temmuz ayında aramızdan ayrılmış diğer sanatçıları da anıyor, onlara rahmet diliyoruz. Işıklar içinde uyusunlar… Fatma Aliye Topuz,1936, Yazar Muzaffer Tayyip Uslu, 1946, Şair Ekrem Reşit Bey, 1959, Yazar Müsaipzade Celal, 1959, Yazar Vasfi Mahir Kocatürk, 1961 , Yazar Refik Halit Karay, 1965, Yazar Ahmet Kutsi Tecer, 1967, Şair, Yazar Suat Derviş, 1972, Yazar İsmet Güntay, 1974, Yazar Reşat Ekrem Koçu, 1975, Yazar Nurettin Topçu, 1975, Yazar Esat Mahmut Karakurt, 1977, Yazar Bedrettin Cömert, 1978, Şair, Yazar Cengiz Tuner, 1981, Yazar Mehmet Seyda, 1986, Yazar Orhan Hançerlioğlu, 1991, Yazar Mebrure Alevol, 1992, Yazar Cevdet Kudret, 1992, Yazar Metin Altıok, 1993, Şair Hasret Gültekin, 1993, Şair Nesimi Çimen, 1993, Şair Uğur Kaynar,1993, Şair Bilge Karasu, 1995, Yazar Zeyit Selimoğlu, 2000, Yazar Adnan Yücel, 2002, Şair Ece Ayhan, 2002, Şair Tomris Uyar, 2003, Yazar Ulus Baker, 2007, Yazar Ali Erdem Beyazıt, 2008, , Fethi Naci, 2008, Yazar Demirtaş Ceyhun, 2009, Yazar Mahmut Erdal, 2010, Şair, Yazar Didem Madak, 2011, Şair Küçük İskender, 2019, Şair Tuncer Cücenoğlu,2019, Yazar Adalet Ağaoğlu, 2020, Yazar SİNEMA/TİYATRO: Yavuzer Çetinkaya, Toto Karaca, Afife Jale, Kartal Tibet, Seyfi Dursunoğlu, Haldun Ergüvenç, Yalçın Gülhan, Sezer Sezin, Hakan Balamir, Fikret Hakan, Pervin Par, Çolpan İlhan, Ayşegül Devrim, Suna Pekuysal, Kamran Usluer, Kemal Sunal, Hüseyin Peyda, Agah Ün, Sadık Şendil. GAZETECİ: Hasan Ali Ediz, Ali Naci Karacan, Örsan Öymen, Halit Çapın, Duygu Asena, Cenk Koray, Kutlu Adalı, Teoman Erel, Vahdet Gültekin. MÜZİK: Sadi Hoşses, Hamiyet Yüceses, Şemsi Yastıman, Hasan Ferit Anlar, Harun Kolçak, Hüseyin Altın, Murat Göğebakan, Selmi Andak, Barış Akarsu, Saniye Can, Muhlis Akarsu, Ertan Anapa. RESİM: Asaf Kolçak, Fikret Mualla, Cevat Dereli BEHÇET AYSAN (KARŞI GECE / DENİZ FENERİ /DÜELLO ) Şair, Doktor…Madımak Katliamı’nda ölen 33 sanatçıdan birisidir. Kederli bir şiirdir onun şiiri, tıpkı kaderi gibi. Şiiri; hüzün, yaz, ayrılık, kayıp temaları etrafında döner. Merdivende oturup ölümü bekleyen Metin Altıok, Hasret Gültekin, Behçet Aysan’ın olduğu fotoğrafı kim unutur ki. Çünkü beyaz bir gemidir ölüm Siyah denizlerin hep, Çağırdığı Batık bir gemi / sönmüş yıldızlar gibidir. Yitik adreslere benzer ölüm Şiirlerinde; ölüm eflatun, melankoli mavi, eski resimler sararmış, çocuk esmer ve gökyüzü kederlidir. Şaire göre dönmeyecek olana şarkı, eflatun bir şarkıdır. Onun dizelerinde tohumlar, çiçekler açar; kuşlar gelir. Doğayla, dünyayla var olan tüm canlılarla barışık bir şiirdir şairimizin şiiri…Şiirlerinin çoğu yorumlanarak Ezgi’nin Günlüğü’ne esin kaynağı olur. BİR EFLATUN KELEBEK Geceleyin bir eflatun kelebek Çarpa çarpa geceye Geldi yine/pencereye Kelebek dedim, senin de mi Kırık kanadın/ benim gibi… (Behçet Aysan) METİN ALTIOK (KENDİNİN AVCISI/GERÇEĞİN ÖTE YAKASI/DÖRTLÜKLER VE DESENLER) “Ne zaman bir dosta gitsem, evde yoktular.” 2 Temmuz 1993’te Sivas (Madımak) Katliamı’ndan sağ kurtulur ama komadan çıkamaz. 9 Temmuz’da vefat eder. Yaşamak görevdir yangın yerinde, Yaşamak insan kalarak, diyerek dizelerinde sanki kaderini yazmıştır şair. Türkçe şiirde, sezgisel gücü en yüksek şiirlerin şairidir; yalın dilli, romantik şair… Filozof şairin, Ah Kavaklar şiirini Onno Tunç’un bestesiyle Sezen Aksu yorumlar. Ölmeden önce yazdığı bu şiirinin, Sivas’ta birlikte yakıldığı canlarla birlikte yirmi üç sanatçının toplu cenaze töreninde otobüs hoparlöründen yükselen bir ağıda dönüşeceği hiç aklına gelir miydi ki? KAVAKLAR Bedenim üşür, yüreğim sızlar Ah Kavaklar, kavaklar Beni hoyrat bir makasla, Eski bir fotoğraftan oydular Ah kavaklar, kavaklar Acı düştü peşime, Ardımdan ıslık çalar. NESİMİ ÇİMEN (AYRILIK HASRETİ / MERHABA ) Saz ve söz ustası…3 telli curanın üstadı... Aşık Nesimi Çimen. İnsancıl, insanlar barıştan yana Ancak zalim olan kıyar insana Barış aşkı yayılmalı cihana Barış güvercini uçsun dünyada. Dostluklar kurulsun, insanlar gülsün. Son bulsun savaşlar, kimse söylemesin. Kayseri’den başlayan yaşam serüveni İstanbul ve İsveç’te de devam eder. Tahsili az olmasına rağmen yeteneği ve hümanist bakış açısıyla yaşamına pek çok sanatçı sığdırır. (Yaşar Kemal, Yılmaz Güney, Behice Boran, Abidin Dino, Mehmet Ali Aybar, Mahsuni Şerif, İlhan Selçuk, Atıf Yılmaz, Tuncel Kurtiz gibi). Bu sanatçıların şemsiyesi altında yetişen oğlu Mazlum Çimen de pek çok başarıya imzasını atmış; İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde balet olarak görev yapmış; film, dizi, belgesel müzikleriyle ödüller almıştır. Yaşar Kemal ile dostluğu ve kavgaları oğlu Mazlum Çimen’in anılarında şöyle yer alır; ilkokulu üç yıl okumuş, 44 yaşında ancak ilkokul diploması alan babasıyla Yaşar Kemal gibi aydın kimselerin ilişkileri nasıl olurdu? diye düşünür hep . Mazlum Çimen “Ben bu durumdan çok etkilenmiştim” der ama tabii ki bu durum Nesimi Çimen’in insan ilişkilerindeki ustalığıdır. Yaşar Kemal ile kavgalarında babam öyle sözler söyler, öyle cevaplar verirdi ki kavga arasında Yaşar Kemal ise ” Yahu bu sözleri nerden buluyor bu adam?” derdi Nesimi Çimen için. Kurşunsuz hançer’ siz kansız bir yara Hiçbir tabip buna bulamaz çara Keşke Mansur gibi çekseler dara Bedenimde değil ruhumda sızı, Dizeleri de Çukur dizisinde Ender Balkır’ın sesinde hayat bulur. Nesimi Çimen’le birlikte Madımak Yangınında yaşama veda eden 35 can da ruhumuzda hiç sönmeyen ateş ve sızı bırakıp gittiler… MUZAFFER TAYYİP USLU (ÖLÜMÜ DÜŞÜNMEK/ RÜŞTÜ’DEN GELEN MEKTUP /KAN) Kelebeğin Rüyası filminde Kıvanç Tatlıtuğ’un hayat verdiği Zonguldaklı şairdir. “Zonguldak bizi şair yaptı” diyen şiir sevdalısı, kelebek ömürlü iki şair, Muzaffer Tayyip 24 yaşında, Rüştü Onur ise 22 yaşında veremden ölür. Mümkün mü ağlasın annem, Mezarımın başucunda Ben sesim çıkarmayayım Hayırsız bir evlat gibi Ah mümkün mü bir güzel kadın Geçsin de yanımdan Ben seyretmeyeyim… İçimi çekerek … Cahit Sıtkı Tarancı gibi yaşam sevinci aktarırken Garip çizgisinde şiirler yazar. “Hakiki şiir, insandan mahrum olmayan şiirdir.” “Bir güzele güzelliğini hatırlatmak isterdim aynalardan evvel.” SEVDA Sen eski bir sevda şiirisin Bir koku var sende Sıcak yaz akşamlarına mahsus Ellerinde mi/ saçlarında mı/ gözlerinde mi bilmem Bir koku var sende… Ağustosta buluşmak üzere…Sevgiler…
X
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.
X
Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın. GÜNÜN MANŞETLERİ FOTO GALERİ
SON DAKİKA HABERLERİ
|