MÜNEVVER YALIN

Okuduğunuz makale
AJANDAMIZDAN İNCİLER-MAYIS
Anasayfa   /    Köşe Yazarları   /    Münevver Yalın   /    AJANDAMIZDAN İNCİLER-MAYIS

23 Mayis 2022 - 08:51

munevver@kentimsisli.com.tr

Münevver Yalın

MÜNEVVER YALIN

AJANDAMIZDAN İNCİLER-MAYIS

“Bazen arakana bile bakmadan gitmek istersin.

Öyle her şeyi falan da bırakmana gerek yok.

Anıları bırakabilsen yeter…”  EDİP CANSEVER

 

Hoş geldin Mayıs…

Her türlü sevincinle, acılarınla, mihnetinle hoş geldin…

Mayıs’ta yitirdiğimiz sanatçılarımızı rahmetle anıyor, ışıklar içinde uyusunlar diyoruz.

Bizlere miras olan eserleri için onlara şükranlarımızı sunuyor, bu dil hazinelerinden inciler dizip bir yıldız gibi kayarak aramızdan ayrılmış sanatçılarımız yad ediyoruz.

HAŞİM NEZİHİ OKAY (AKŞAM ŞARKILARI/ ILGAR/ ÖMRÜMÜN YAPRAKLARI)

Yazar, şair…

Sessiz sakin, düzenli bir ömre sığdırılan Türk edebiyatına ait kıymetli araştırmalar derlemeler…

Sanatçının gökkuşağı gibi şiir dönemeçleri…

Bir yığın toz olacak belki yarın,

Nice hislerle örülmüş bu yığın.

İnce bir hatıra denmese bile,

Sisli bir gölgesidir varlığımın.

Bu dizelerle şiir anlayışını özetler, Türk edebiyatı tarihinin çınarı…

Bu çınarın her dalından farklı bir döneme ait şiirler yeşerir. (Divan, Halk şiirleri; Anadolucu Toplumcu şiirler)

“Akşam, ateş, kızıl, mor, dağ, yol” imgeleriyle sembolizmin izleri ve Ahmet Haşim etkisi…

Aşık Sümmani, Seyrani, Bolulu Dertli, Dadaloğlu ve Köroğlu’na ait derlemeleriyle Halk edebiyatının tanıtılması ve sevdirilmesinde önemli bir katkısı vardır. Bundan dolayı 1983 yılında Türk Folkloruna Hizmet Ödülü verilir.

Her mahalle bu yerde bir parça keder saklar,

Hep böyle bu ülkenin cana yakın yerleri

Ah insan dert veren, yara veren sokaklar

Ah bu Anadolu’nun bakımsız şehirleri…

Nazım Hikmet’in etkisini ve Marksizm’in felsefesinin kokusunu alırız bu şiiriyle.

Ezgi’nin Günlüğü’ne giren ve Sumru Akyürüyen’in muhteşem sesinden dinlediğimiz Akşam Şarkıları şiirinden dizeler…

AKŞAM ŞARKILARI

Bir şarkı sesidir yıllar içinden

Bir çığlık direnciyle seni arar

Bir şarkı sesiydin yıllar içinden,

Bir çığlık direnciyle seni arar.

Aradığı sen misin yalnızca

Yoksa yitirirken yitirdiğin şey mi var

Akşam vakti ince sazlar, koyulurken şarkılar…

Haşim Nezihi Okay; Yahya Kemal ile Park Oteli’nde buluşmuşlar, sohbet etmektedirler. Yahya Kemal etrafındakilere ERENLER redifli VEDA GAZELi’ni okuyup okumadıklarını sorar. Nezihi Okay, Üstad’a nazikçe okuyup sevdiğini fakat biraz Yunus koktuğunu söyler. Yahya Kemal birden celallenir, çevresindekilerin başına Park Oteli’ni yıkacaktır sanki. Sakinleşince “Oku bakalım şu Yunus’u der.”

Haşim Nezihi Okay da Yunus’un meşhur dizelerinden “ Biz dünyadan gider olduk/ Kalanlara selam olsun.” şiirini okur. Şiir bitince Yahya Kemal’in gözleri yaşarır” Aman evlat bu ne arı bu ne güzel Türkçe” der. Biraz önceki patırtı kütürtü yerini “Aradığımız Türkçe budur işte!” söylemiyle memnuniyete bırakır.

ORUÇ ARUOBA (GÜNDÜZ YARASALARI/ MAYIS FIRTINALARI)

Yazar, şair, çevirmen, editör…

Türk edebiyatının mihenk taşlarından biridir.

İNSANLAR

Birbirlerinden uzun mesafelerle ayrılmış yıldızlar gibi

Kendi hususi boşlukları içinde dönen hepsi yalnız

Hepsi mahrem ve başkalarına kapalı bir dünyadır.

Bir yıldız sönünce ondan uzaktakiler bir şey duymaz

Herkes ancak biraz kendi komşusuyla meşgul olur.

Yaşamı ve yaşadıklarını tek taraftan değil iki taraflı yorumlayan şairin GÜNDÜZ YARASALARI isimli yedi bölümlük çok beğenilen şiiri için “Bu şiirlerin üzerine başka hiçbir şey yazılmasa da olurmuş” yorumları süsler.

GÜNDÜZ YARASALARI

Neyse ki biz ilk ışıkları görülünce güneşin

Koparız tepenin göz kapakları

Ürpererek karşılayalım doruk ışığı

Gölgeler kısılınca çıkarız ortaya

Açıktır, aydınlıktır aradığımız

Parlaklıkta bulur gücünü görüşümüz

Kör olmuş ışıktan gözlerimiz

Gündüz yarasalarıyız biz.

Eserlerinden: DE Kİ İŞTE: Felsefecilerin görüşleri çerçevesinde ele alınmış yazıları

İLE: Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı yazılarıyla

MAYIS FIRTINALARI: Mayıs ile Kasım arasında yazdığı kırk beş şiiriyle anıyoruz şairimizi.

MAYIS FIRTINALARI

Bakışların – mayıs ayının ortasında beklenmedik kış fırtınası…

Örtünmeye şans tanımaz, düşünmeye fırsat olmaz…

Sen de hiç düşünme artık zaten düşündüğün gibi değil

Aynı anda hem akıllı hem duyarlı olmak en ağır işkenceymiş hayatta…

    ***

HAİKU tarzı şiir anlayışıyla da (Japon tarzı kısa şiir) edebiyatımızda yer alır.

Sen mezarım olsaydın

Mışıl mışıl uyurdum

İçinde

   ***

Özgürlük budur belki de

Sürekli bir yersizlik sürüp giden bir yol

TURHAN OĞUZBAŞ (SONBAHAR RÜZGARLARI/ YAŞANMAMIŞ MEKTUPLAR/ BEYAZ KASIMPATILARI)

Yazar, şair…

SONBAHAR AKŞAMLARI

Ne zaman Emirgan’a yağmur yağsa sen geçersin aklımdan, gözlerin geçer

Bir rüzgar saçlarını dağıtır, çınar altında

Sonra bir yığın sararmış yaprak hüzün dolu

Derken akşam olur, içine efkar basar insanın

Sonra ver elini İstinye yolu…

1933 yılında Mersin’de başlayan yaşam yolcuğu 1997’de İstanbul’da sona erer. Altmış dört yıllık  yaşamında: İSPANYOL MEYHANESİNDE SENİ ARADIM/ YAŞANMAMIŞ MEKTUPLAR/ GÖZLERİN İSTANBUL SENİN/ SONBAHAR RÜZGARLARI/ BEYAZ KASIMPATILARI isimli şiir kitapları sıralanır. Bu şiir kitaplarındaki şiirlerinin çoğu güfte olur, notalarla nağmelere dökülür ve Avni Anıl, Saadettin Öktenay, Dr. Selahattin İçli, İrfan Özbakır, Sadi Hoşses tarafından beslenir. Keyifle dinlediğimiz müziklere dönüşür.

Bestelenmiş şiirleri: BENİ BU ŞARKI ÖLDÜRECEK GÖRECEKSİN (EMİR ATEŞ)/ BU AKŞAM BÜTÜN MEYHANALERİ DOLAŞTIM İSTANBUL’UN (AVNİ ANIL)/ UNUTULMUŞ NE VARSA SEVGİDEN GERİ KALAN (AVNİ ANIL) / NE OLUR AKŞAMLARI GELSEN TURSAN YANI BAŞIMA (AVNİ ANIL)/ GÜN GELİR UNUTULUR DOST BİLDİKLERİMİZ (İRFAN ÖZBAKIR)/ YAŞAMAK YALAN BELKİ YALAN DELİCE SEVMEK YALAN (SAADETTİN ÖKTENAY) / BİR RÜZGAR SAÇLARIMI DAĞITSA UZAK LİMANALARA (SELAHATTİN İÇLİ)

Timur Selçuk ve Nesrin Sipahi’nin yorumlarıyla İspanyol Meyhanesi gönüllere taht kurar.

Bu akşam bütün meyhanelerini dolaştım İstanbul’un,

Seni aradım kadehlerdeki dudak izlerinde

Sonra akvaryumlu meyhanede balıklara sordum seni

Canım kıyasıya sarhoş olmak istiyordu

Yokluğun bir karanlık gibiydi içimde

Ağır ve dayanılmaz

İspanyol meyhanesinde

   ***

Göçer bir başka dünyaya göçmez bildiklerimiz

Küser dünyaya bir gün küsmez bildiklerimiz

Öyle ani açar ki bir bilinmez aleme

Kaybolur gider bir gün ölmez bildiklerimiz.

EDİP CANSEVER

Yazar, şair … Otellerin Şairi…

İkinci Yeni’nin temel taşlarından…Türk şiirinin kıvrımlarında teker teker yol almış. (İkinci Yeni öncesi, İkinci Yeni dönemi, İkinci Yeni sonrası)

Hiç böyle ısınmamıştım,

Daldaki vişneye, vitrindeki aydınlığa,

Salça kokusuna mutfağımın,

Akan dereye, uçan buluta

Yoksulluk olgusunun var oluşa ve üretmeye engel olmadığının canlı timsalidir Edip Cansever.  Hiç kitap okunmayan bir evde büyüyen bir şair, ortaokul ikinci sınıfında ilk şiirlerini yazarak şiir dünyasına adımını atar. 17 yaşlarındayken komşuları Nigar Hanım’ın kardeşi Ahmet Hamdi Tanpınar’a ilk şiirlerini sunar. Tanpınar da “bu şiirler çok güzel, hepsi de güzel ama hiçbiri şiir değil.” cevabını alır.

Tanpınar ona ilk önce uzun uzun bir resme nasıl bakılacağını anlatır, Edip Cansever de bir sürü resim alır uzun uzun resimleri inceler. Bu feyz ile İKİNDİ ÜSTÜ isimli şiir kitabını yayınlar, her ne kadar sonradan yayınladığına pişman olsa da.

Seni günlere böldüm

Seni aylara

Daha yıllara, yüzyıllara böleceğim

Ve her zaman söyleyeceğim ki beni anla,

Böyle eskitilmiş de olsa bu kalbi, minesi çatlamış bir diş gibi duracağım karşısında.

En çok ve en uzun süre şiir yazan şair” unvanıyla karşımıza çıkan E. Cansever 1955’ten itibaren kapalı soyut bir şiir anlayışına, 1963’ten sonra da toplumcu, maddeci, açık şiir anlayışına yönelir.

Varoluşçuluk akımının etkisinde kişinin dünya karşısındaki yerini araştırır, düşünce yönü baskın şiirler yazar.

Şairimizden minik minik inciler dizelim.

“Ah bu nisan yağmurları hüznün kaybetmiş çocuklar gibi şaşkın”

“Bu aralar ellerim üşür benim, doktor kansızlık der, ben sensizlik derim”

“Hiç gitmeyecekmiş gibi sevenler, hiç sevmemiş gibi gittiler.”

Can dostu C. Süreya, şairimizin ölümünden sonra şu dizeleri sıralar:

“Yeşil ipek gömleğinin yakası

Büyük zamana düşer.

Her şeyin fazlası zararlıdır ya,

Fazla şiirden öldü Edip Cansever.”

Haziran ayında görüşmek üzere…

MAKALEYE YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ