MÜNEVVER YALIN

Okuduğunuz makale
AJANDAMIZDAN İNCİLER
Anasayfa   /    Köşe Yazarları   /    Münevver Yalın   /    AJANDAMIZDAN İNCİLER

29 Ocak 2021 - 17:09

munevver@kentimsisli.com.tr

Münevver Yalın

MÜNEVVER YALIN

AJANDAMIZDAN İNCİLER

Sen geliversen aniden

Aylardansa Aralık

Unutulmuşsa kapı pencere

Ya da bir kitap aralık

                                   İster uzun kal ister kısa

                                   Salıver hayallerini aralık   /    Timur Kocaoğlu

2020’nin en son durağı Aralık ayındayız. On iki ay gibi koca bir yıl su gibi aktı, geçti. Mutlu/mutsuz, hüzün/sevinç, doğumlar/ölümlerle geçen koca bir yıl.

Tüm dünyayı etkisine alan ölümcül koronavirüs salgını 2020’yi teslim aldı. Pandemiyle birlikte depremler, seller, yangınlar gibi afetler zinciri yaşandı.

Evlere kapandık. Sokağa çıkmayı, dolaşmayı, korkusuzca yaşamayı özledik. En büyük nimetin sağlık olduğunu, nefes aldığımız için şükretmeyi öğrendik. İnsana hasret olduk; yakınlarımızı, arkadaşlarımızı özledik. Artık güle güle 2020…

Aralık ayında yitirdiğimiz sanatçılarımızın isimlerini sıralayarak onları rahmetle anıyor ve ışıklar içinde uyusunlar diyoruz…

Namık Kemal, 1888 (Şair)

Mehmet Rauf, 1931 (Yazar, Şair)

Mehmet Akif Ersoy, 1936 (Şair)

Rüştü Onur, 1942 (Şair, Yazar)

Fazıl Ahmet Aykaç, 1947 (Yazar, Şair)

Sedat Simavi, 1953 (Yazar, Gazeteci)

R. Nuri Güntekin, 1956 (Yazar)

Ercüment Talu, 1956 (Yazar)

İhsan İpekçi, 1966 (Yazar, Film Yapımcısı)

Nihal Atsız, 1967 (Yazar)

M. Emin Yalman, 1972 (Yazar)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1974  (Yazar)

Oğuz Atay, 1977 (Yazar)

Behçet Necatigil, 1979 (Şair)

Cavit Orhan Tütengil, 1979 (Yazar)

Sadi Çalık, 1979 (Yazar)

Hikmet Dizdaroğlu, 1981 (Yazar)

Sevim Burak, 1983 (Yazar)

Doğan Avcıoğlu, 1983 (Gazeteci, Yazar)

Orhan Şaik Gökyay, 1995 (Şair)

Kemal Okur Sülker,1995 (Yazar)

Şükran Kurdakul,2004 (Şair, Yazar)

Erhan Bener, 2007 (Yazar)

Cahide Birgül, 2009 (Yazar)

Talat Sait Halman, 2014 (Yazar)

Ali Tekintüre,2017 (Şair)

Sinema/Tiyatro/Yönetmen

Adile Naşit, 1987/ Hulusi Kentmen 1993/ Mustafa Kemal Uzun/ Leman Çıdamlı 2012/ Mücap Ofluoğlu, 2012/ Gülriz Sururi, 2018/ Yıldız Kenter, 2019/ Zeki Ökten 2009/ Cüneyt Gökçer 2009/Savaş Dinçel 2007

Ressam/Fotoğraf/Heykeltraş

Sahin Kaygun 1992/ Abidin Dino, 1993/ Zeki Faik İzler/ Emin Barın, 1987/ İlhan Kaman, 1986/Haluk Tezonar 1994

Müzik

Hakkı Derman 1972/ Ali Kızıltuğ 2017/ Adnan Şenses 2012/ Kamil Sönmez 2012/ Meral Menderes 2011/ İrfan Özbakır/ Zehra Yıldız 1997/ Nazife Aral Güran 1993/ Radife Erten 1988/ Şecaattin Tanyerli 1994

 

NAMIK KEMAL   (VATAN ŞAİRİ, HÜRRİYET ŞAİRİ)

Vatanın bağrına düşman bağladı hançerini,

Yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini

Osmanlı Devleti’nin gerileme ve çöküş dönemidir. Bunun için eserlerinde en çok“ Milletin öz benliğini, milli ve manevi değerlerini, topraklarını korumak” şuurunu kazandırmayı hedefler.

Türk Edebiyatının Doğu’ya has kabuğunu kırarak Batı’ya doğru yönelten en parlak simalardan birisidir.

Vatan, millet, hürriyet, hak, adalet, özgürlük temalarını siyasi yönden dönemin puslu, baskıcı ortamında pervasızca işler. Kavgacı üslubuyla Tanzimat Dönemi’nin gür sesli vatan şairi zaman zaman halkı galeyana getirdiği için Magosa’ya, Midilli’ye sürgüne gönderilir.

Görüp ahkam-ı asr-ı münharif sıdk-ı selametten

Çekildik izzeti ikbal ile bab-ı hükümetten

Ne gam pür ateş-i hevl olsa da gavgayı hürriyet

Kaçar mı merd olan bir can için meydan-ı gayretten

Namık Kemal’in zihnimizde kazınmış dizelerdendir.

 

MEHMET RAUF (EYLÜL/ SİYAH İNCİLER)

Önce Tevfik Fikret’in halasının kızıyla evlenir.

Daha sonra Muazzez Hanım ile evlendikten on üç gün sonra felç geçirir. Felçten dolayı sağ tarafını kullanamayan yazar, yazmaktan vazgeçmez.

Son Yıldız, Harabeler, Halas, Kabus” romanlarını Mehmet Rauf söyler, Muazzez Hanım yazar. İki yıl sonra Mehmet Rauf dimağını da kaybeder.

“Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan kalpleri, birbirine bağlılığın ne demek olduğunu o zaman anlar. Ben seni ne kadar sevdiğimi başka kadınları gördüğüm zaman anlıyorum.”   (Eylül)

Halit Ziya Uşaklıgil’den sonra Servetifünun romanının ikinci önemli ismidir.

1900 yılında ilk psikolojik roman Eylül Servetifünun dergisinde tefrika edilir. Sade, akıcı, ruhsal çözümlemelere dayanan bir üslubu vardır. Eylül’ü kendisine üstat saydığı Halit Ziya UŞAKLIGİL’e ithaf etmiştir.

Halas romanını ise “Büyüklerin En Büyüğü Gazi Mustafa Kemal’e ” cümleleri ile Atatürk’e ithaf eder.

 

RÜŞTÜ ONUR   (ZONGULDAKLI  ŞAİR)

Karpuz kabuğu suya değince tekrar,

Mayo düşünülmez

Ve mevsiminin getirdiği komşusu

Buharalı mıdır, Çinli midir bilinmez

Kabuğun içindeki midye

Bilir mi acep akşam olduğunu?

“Rüştü Onur’un kısa bir yaşantısı oldu ve  bu süre içinde adını unutturmayacak şiirler yazdı”  Salah Birsel

Zonguldaklı Şairler” den biri Rüştü Onur, diğeri de Muzaffer Tayyip Uslu’dur. Şiirlerinde II. DünyaSavaşı ile o yılların karamsarlığına karşı geliştirilen YAŞAMA SEVİNCİ ağır basar. Yaşamayı severler, şiirlerinde iddiaları yoktur. Kendilerini etkileyen her konuyu şiir haline getirirler.” Turgut Uyar

“Hergün sıtma geçirirdi. Şiir sıtması. Yani ŞİİR DELİSİ idi.” Salah BİRSEL

Benden zarar gelmez

Kovandaki arıya

Yuvasındaki kuşa

Ben kendi halimde yaşarım

Şapkamın altında.

R. Onur ve M. Tayyip Uslu’nun yaşamı KELEBEĞİN RÜYASI filmi ile ünlü Oyuncu ve Yönetmen  Yılmaz Erdoğan’la sinemada hayat buldu . Çekimlerdeki ustalık; Zonguldak ve Heybeliada’daki dağ, orman, deniz manzaralarının muhteşemliği; oyuncaların mükemmel performansıyla Türkiye’den  Oscar’a aday adayı film olarak hakkıyla seçildi. Zonguldak – Heybeliada - Beşiktaş arasında Behçet Necatigil, M.Tayyip Uslu ve Rüştü Onur’un yaşamından kesitler geniş halk kitlelerine tanıtılır,  bu şairler halka sevdirilir.

 

REŞAT NURİ GÜNTEKİN (ÇALIKUŞU/ YEŞİL GECE/ TANRI MİSAFİRİ)

“Sanatına en büyük tesirin, insan kaynağı ve insan sevgisi olduğunu söyler. İnsanlara karşı dayanılmaz bir acıma hissi ve anlayışı vardır. İyi bir gözlemci ve realist yönüyle onların düşük ve adi taraflarını da görür, neşterini zalimcevurmasını da bilirdi .” Hadiye GÜNTEKİN

M. Kaplan’ın Öğretmen ve Memurların Yazarı ismini verdiği R. Nuri Güntekin, Türk Edebiyatını İstanbul’dan çıkarıp Anadolu’ya taşımıştır.

R. Nuri, Fatma Aliye Hanım’ın UDİ Romanını okuduktan sonra yazar olmaya karar verir.

Öğretmenlik mesleğine; Çalıkuşu’nda Feride, Acımak’ta Zehra, Kan Davası’nda Ömer, YeşilGece’de  Şahin isimleriyle hayat verir.

Özellikle Çalıkuşu’nda Feride, kızların öğretmenliği seçmesi ve ülkenin gelişmesi için aydınların İstanbul dışına çıkıp Anadolu’da görev almalarına ışık tutmuştur; Anadolu’yu da içeren ülkedeki eğitim seferberliği ve kalkınma projesinde aydın gençlere  model olmuştur.

Feride, eğitim seferberliğinin ilk akıncılarına modeldir.

Realist bakış açısıyla “Sanat toplum içindir.” İlkesiyle toplum sorunlarına ayna tutar.

 

BEHÇET NECATİGİL (EVLER ŞAİRİ)   (BEŞİKTAŞ AŞIĞI)

Hani bir sevgilin vardı.

Yedi sekiz sene önce

Dün yolda rastladım

Sevindi beni görünce

“Ev; süreklilik arz eden, insanın kaderini belli eden yapıcı işlevi olan bir varlıktır.”

“Bence her şair, şiir hayatı boyunca üç burçtan; Gurbet, hasret ve hikmet burçlarından geçer.”

Gurbet burcu: Bir Robinson gibi ıssız adaya düşmüştür. Sağda solda bulduklarıyla kendine bir barınak yapar. Yani yazdıklarının tam bilincinde değildir. Beğenisi sağlam temellere oturmamıştır.

Hasret Burcu: Şair, gurbette oyalanmasının zaman kaybından başka bir şey olmadığını görür. Kendini özler ve kendi bakış açısını, kendi yazış biçimini bu süreçte bulur. Kendi dünyasını aktarır.

Hikmet Burcu: Çapraşıktır ve çok az değişir. Geçmişin bütün şairlerini anlar. Şikayetlerin, isyanının şiiri; zamanla yerini kabulün, benimsemenin, vazgeçişin şiirine bırakır.

Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor

En çok güz ayları ve yağmur yağınca

Alçalır ya da bir bulut, o hüzün bulutun da.

Eğilip alıyorum, kimse olmuyor

Solgun bir gül oluyor dokununca

Behçet Necatigil, kelimelerin ve şiirin yanında yürüyen bir Abdal’dı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz

Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek

Yılların telaşlarında bu kadar çabuk,

Geçeceği aklınıza gelmezdi.

 


ORHAN ŞAİK GÖKYAY(BU VATAN KİMİN / DESTURSUZ BAĞA GİRENLER)

Türk ilim ve kültür hayatının mihenk taşlarından biridir.  Hocaların Hocası unvanı verilir.

Bu vatan toprağının kara bağrında

Sıradağlar gibi duranlarındır

Bir tarih boyunca uğrunda

Kendini tarihe verenlerdir.

Arif Nihat Asya’nın  “Bayrağım” , Orhan Şaik Gökyay’ınBu Vatan Kimin”  isimli şiirler edebiyat kitaplarından zihnimize kazıyarak ezberlediğimiz, dillerden düşmeyen iki hamasi şiirimizdir.

Eski Türk Edebiyatı ve bu edebiyatın metinlerini Latin Alfabesiyle bugünkü Türkçeye aktarma işine girip de bunu yüzüne gözüne bulaştıranlara hiç tahammülü yoktu.

Birçok yazar ve akademisyenin eski metinleri okumada ve yazdığı telif eserlerde yapılan çok sayıda yanlışını ortaya çıkarmıştır. Bu eleştirilerin çoğunu Destursuz Bağa Girenler isimli eserinde acımasızca verir.

Rüştü Şardağ’ın “Şairlerin Sultanı” eserindeki çeviri yanlışlara örnekler:

“Saçı varım” değil “saç-ı marım (Yılan Saçlı)” olmalı

“Cam-ı İskender (İskender’in kadehi)” değil “Cam-ı İskender (İskender’in aynası)” olmalı.

2021 ocak ayında buluşmak üzere… 

Sevgilerle…

MAKALEYE YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ