MÜNEVVER YALIN

Okuduğunuz makale
AJANDAMIZDAN İNCİLER
Anasayfa   /    Köşe Yazarları   /    Münevver Yalın   /    AJANDAMIZDAN İNCİLER

21 Eylül 2020 - 23:28

munevver@kentimsisli.com.tr

Münevver Yalın

MÜNEVVER YALIN

AJANDAMIZDAN İNCİLER

2020’in Eylül ayında sizlerle buluşmaktan mutluyum.

İnsanoğlu yaşamın döngüsü içerisinde doğumla ölüm arasında yol alır.

Aşık Veysel’in dediği gibi;

İki kapılı bir handa,

Gidiyorum gündüz gece…

İşte bu “İki Kapılı Hanı” bize sevdiren, renklendiren, yaşamı anlamlı hale dönüştüren sanatçılarımızdan söz etmek istiyorum.

Gazetemizde bana ayrılan köşe elverdiğince her ay aramızdan ayrılan sanatçılarımızın isimlerini anmak ve onlara küçük dokunuşlarla eserlerinden inciler sunmak görevim olsun istedim.

AJANDAMIZDAN İNCİLER köşesinde sizlerle iyi günde kötü günde beraberlik dileyerek önce geçmişten bugüne eylül aylarında aramızdan ayrılan sanatçıların listesiyle başlıyorum.

1932 Ahmet Rasim (yazar)

1943 Sedat Nuri İleri (karikatürist)

1970 Refik Ahmet Sevengil (yazar-araştırmacı)

1972 Ulvi Cemal Erkin (Besteci)

1972 Baki Süha Ediboğlu (Şair- Yazar)

1973 Şükufe Nihal Başar (Şair)

1974 Celal Sılay (Şair)

1975 Bedri Rahmi Eyüboğlu (Şair-Ressam)

1978 Ord. Prof. Dr. Ali Nihat Tarlan

1979 Ceyhun Can (Şair)

1982 Azra Erhat (Yazar)

1982 Arif Kaptan (Ressam)

1983 Murat Sarıca (Yazar)

1984 Yılmaz Güney (Sinema Sanatçısı)

1985 Ruhi Su (Besteci- Ozan)

1988 Sedat Hakkı Eldem ( Mimar)

1989 Ertem Eğilmez (Yönetmen)

1990 Mustafa Esat Düzgünman (Ebru Sanatçısı)

1992 İlhami Soysal (Gazeteci- Yazar)

1993 Tevfik Akdağ (Şair)

1993 Samim Kocagöz (Yazar)

1994 Gül Derman (Ressam)

1996 Zeki Müren (Besteci- Ses Sanatçısı)

1998 Akira Kurosawa (Yönetmen)

1998 Osman Seden (Yönetmen)

1999 Salah Birsel (Şair- Yazar)

2000 Ergün Köknar ( Gazeteci – Sanatçı)

2001 Fikret Kızılok (Ses Sanatçısı),

2003 M. Necati Sepetçioğlu (Yazar)

2003 Dursun Akçam (Yazar- Gazeteci)

2011 Cengiz Dağcı (Yazar)

2012 Neşet Ertaş (Ozan)

2013 Turgut Özakman (Yazar)

2013 Tuncel Kurtiz (Oyuncu – Senarist)

2014 Talip Apaydın (Yazar)

2016 Tarık Akan (Oyuncu- Yazar)

2019 Kamuran Şipal (Yazar- Çevirmen)

AHMET RASİM (Falaka/Gecelerim)

Türk edebiyatının yönünü Batı’ya çevirdiği dönemde Ahmet Rasim; halka okumayı sevdirmek, halkı eğitmek gibi bir misyonla Tanzimat Sanatçısı Ahmet Mithat Efendi’nin izinden gider. Anılarından derlediği ilkokul çağını ele alan FALAKA’ da eğitim sistemini, Darüşşafaka ve gazeteciliğe başlama günlerini anlatan GECELERİM ile basın hayatını, İstanbul’un eski safahat alemlerini anlatan FUHŞ-i ATİK isimli eseri ile tanınır.

Ahmet Rasim bu eserleriyle bir döneme ayna tutar.

ŞÜKUFE NİHAL BAŞAR ( Aşkı uğruna intihar edilen şair)

“Kalbimden kalbime akan bir sesti,

Akşam gölgesinde çağlayan su,

Sesini en tatlı yerinde kesti,

Bizi sonsuzluğa bağlayan su”          

dizeleriyle edebiyatımıza damga vurarak Fuzuli’nin Su Kasidesi’ni bize çağrıştırır.

Türk edebiyatının temel taşlarından olan Nazım Hikmet, Ahmet Kutsi Tecer ve Faruk Nafız Çamlıbel’in aşık olduğu kadın sanatçımızdır. Hatta Cenap Şahabettin’in kardeşi Şair Osman Fahri de Şükufe Nihal'e aşık olmuş ve aşkına karşılık bulamadığı için Osman Fahri intihar etmiştir.

“Yurda bir şey vermeyenlerin, yurttan bir şey almaya ne hakkı vardır.” diyen sanatçı aynı zamanda yürekli bir vatanseverdir de.

Cesur ve güzel sanatçı Halide Edip Adıvar ile Sultanahmet Mitingi’ni düzenler, orada halka seslenir. Evinde kadınları toplayarak onları Milli Mücadele’ye teşvik eder. Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin önde gelen ismi olarak Şükufe Nihal'i hem sanatçı yönüyle hem de cengaver ruhuyla anıyoruz.

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (Karadut, Sitem, Sevda Üstüne, Türküler Dolusu)

“Yıldızların çivilediğin yerdeler,

Bulutların eksik olmasınlar.

Hep aynı minval üzere,

Senden gelip sana giderler.”    

dizelerinde maddi aşk ile beraber mistik havayı da soluyoruz. Mevlana’yı anıyoruz. Ya da;

“Karadutum, çatal karam, çingenem,

Nar tanem, nur tanem,

Ağaç isem dalımsın salkım saçak,

Petek isem balımsın, ağulum.

Günahımsın, vebalimsin “                   

dizelerinde aşkın gücünü, sevgiliye çaresiz seslenişlerini duyuyoruz.

Sevgili, Mari Gerekmezyandır. Güzel Sanatlar Akademisi Heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmiştir, yeteneklidir. Bedri Rahmi de Akademi’de asistandır. Aralarında büyük bir aşk başlar.

Bedri Rahmi’nin evli olması, Mari’nin ailesinin bu beraberliğe şiddetle karşı çıkmasına rağmen ilişkileri devam eder. Mari, Bedri Rahmi’nin bir büstünü yapar, Bedri Rahmi de Mari’ye tablolarla karşılık verir.

“N’etmiş, N’eylemiş, N’olmuşuz,

Cömert ırmaklar gibi gürül gürül bahtın karışmış bahtıma çok şükür”

diyecek kadar dış etkenlerden kendilerini soyutlamışlardır. Bedri Rahmi mektuplarında Mari’ye ÇEBİŞİM diye seslenir (Orta Anadolu’da keçi yavrularına çebiş derler)

Ne var ki Mari, 1946’da tüberküloza yakalanır. Bedri Rahmi Mari’nin iyileşmesi için her şeyi göze alır. O dönemde antibiyotikler hem pahalıdır hem de temin etmek imkansız gibidir. Bedri Rahmi tablolarını yok pahasına satar ilaçlarını temin eder ama yine de Mari hastalıktan kurtulamaz ve Alman Hastanesinde vefat eder.

“Sensiz bana canım, dünya haram olsun,

Türküler bitti alaylar durdu horonlar durdu

Al damar, mor damar, şah damar sustu”  

diyerek Bedri Rahmi sanatına küser ve uzun süre alkole sığınır.

Bedri Rahmi’nin eşi Eren Hanım, bu olaylar karşısında üzüntüsünün doruğundadır, sabırla bu fırtınalı günlerin geçeceğini, yuvasının dinginliğe ulaşacağını bekler. Ta ki 1949 yılında İstanbul Büyük Kulüp’teki toplantıya kadar. Toplantıda Bedri Rahmi’den şiir okuması istenir, o ayağa kalkar ve KARADUTUM şiirini okur. Herkes gibi Eren Hanım da bilir ki bu şiir, artık ölmüş olan Mari’ye ithaftır.

O güne kadar hem kocasının Mari’yle yaşadığı bu aşk karşısında susan Eren Hanım hem de Mari’nin ölümünden sonra hayatla bağını kesen kocasını hayata döndürmek için bütün gücüyle gayret eden Eren Hanım için de duygusal bir sondur. Eren Eyüboğlu, Büyük Kulüp’teki o geceye kadar bir şeyleri başardığını, evliliğini kurtardığını sanıyordu ama o gün hayal kırıklıklarıyla gücünün tükendiğini hisseder. Bir süre evinden ayrılmaya Paris’te yaşamaya karar verir. Paris’ten bir mektubunda Bedri Rahmi’ye “Canuşkam” diye seslenerek mektubun da şunlara değinir;

Bedri Rahmi’nin o gece şiiri okurken sesinin titrediği anda Eren Hanım böğrüne kızgın bir ütü yapışmış gibi hissettiğini söyler, duyduğu yürek acısını tarif edemez. Yine de Bedri’nin ruhuna insanüstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için dua eder. Ona “ Allah sana resim yapma sevinci versin, bizim yanımızda yaşamaktan mutluluk duyabilmeni sağlasın.” diye dualar eder.

Eren Hanım’ın duaları kabul olur. Bedri Rahmi, 1974 yılında vefat edene kadar aile bir arada yaşar.

AZRA ERHAT ( Mavi Anadoluculuk-Mavi Yolculuk)

Türkiye’nin ilk kapsamlı MİTOLOJİ  SÖZLÜĞÜ’nün yazarıdır. “MAVİ YOLCULUK ”  teriminin isim annesidir.

Azra Erhat, Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Cengiz Beştaş, Cevat Şakir Kabaağaçlı ile birlikte MAVİ ANADOLUCULUK fikrini savunur. Bu görüşe göre; Yunan ve Roma medeniyeti olarak görülen kültürün temeli ANADOLU dur.

Anadolu;  kültürlerin, uygarlıkların çekirdek bölgesidir. Yunan uygarlığı Anadolu uygarlığının öncüsü değil, izleyicisidir.

SALAH BİRSEL (Kikirikname, Boğaziçi Şıngır Mıngır)

Şiir de” aklın ve zekanın egemenliğini” ön planda tutan şair, şairanelikten uzak yergici şiirlere yer verir.

KİKİRİKNAME

Sizinkisi de gülmek mi a kikirikler

Gülünce şöyle sunturlu gülmeli

Bir ki üç dişleri gösterilmeli

Sırıtmalı değil, zangır zangır gülmeli

Salah Birsel şiiri şöyle yorumlar;

“Şiire giden yolların; çetin, belirsiz olması şiirin değerini azaltmak şöyle dursun usta bir sanat anlayıcısı katında hazların en tadılmaz olanı yerine geçer.”

“Bir şiir yalnız şiire giren değil, bir de girmeyen sözcüklerden meydana gelir.”

Boğaziçi ‘inde yaşamış insanların haritasını anlatan” Boğaziçi Şıngır Mıngır” isimli eserinde İstanbul’un doğal güzelliklerini de aktarır.

Eylül ayında aramızdan ayrılan YILDIZLARIMIZI rahmetle andık.

Ekim ayında buluşmak üzere…

MAKALEYE YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Makaleye hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ