Altınokta Körler Derneği İstanbul Şübesi Yönetim Kurulu Üyesi, aynı zamanda Görülmeyen ve Kentim Şişli Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fatih Mehmet Moray'ın konuşmacı olarak davet edildiği seminere yaklaşık 100'e yakın emniyet mensubu katıldı.
İnsanın toplumsal bir varlık olduğunu ve tek başına yaşamayacağını; insanın bu özelliği nedeniyle toplumların oluşmak zorunda kalındığını belirten Fatih Mehmet Moray; "bireyler birbirleriyle dayanışma içinde yaşamak zorundalar" dedi!
Doğuştan görme engelli olan Moray, aralarında Şişli Emniyet Müdürü Özay Kayhan'ın da bulunduğu emniyet mensuplarına, görme engellilerle nasıl dayanısma icinde olacaklarını verdiği değişik örneklerle anlatarak, ülkemizde ve dünyada Braille Yazı'nın tarihçesi ve önemine de dikkat çekti.
Fatih Mehmet Moray, Braille olarak Şişli ilçe Emniyet Müdürü'nün adını yazdı ve altı noktadan oluşan Braille alfabesinin uygulamalı olarak tanıtımını yaptı. Günümüzde Braille Yazı'nın her geçen gün önem kazandığını vurgulayan Moray, konuşmasına şöyle devam etti: "Bilgisayar, cep telefonlarından tutun da ilaç kutuları, asansör butonları, ticari taksilere dek yaşamın her alanında Braille yazı görmeyenlerin hayatlarında önemli bir yer tutuyor. Körler, evlerinde iplerin renklerini, buzdolabındaki yiyeceklerin türlerini, deterjanları, Braille yazı ile etiketliyor. Çamaşır ve bulaşık makinalarını kolay kullanım amacıyla üzerlerini Braille yazı ile işaretliyor. Kısacası Braille yazı yaşamın her alanında görmeyen birinin en yakın dostlarından birisi olarak karşısına çıkıyor. Öte yandan ne yazık ki bu denli yararlı bir uygulamayı bilen görmeyenlerin sayısı oldukça düşük. Çünkü görmeyenler arasındaki toplam okur-yazarlık oranı %5-%6’ı geçmiyor. Oysa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletlerinde yaklaşık 50 ile 100 bin arasında değişen Braille kitapların bulunduğu iddia ediliyor” dedi.
Moray, çıkardıkları Braille Alfabesi ile basılan Görülmeyen Gazete’nin de bu alandaki önemli bir açığı kapattığını, ancak Türkiye’de kullanıma sunulan Braille ekranların maliyetli olması nedeniyle görmeyenler arasında yeterince ilgi göremediğine de vurgu yaptı.
Beyaz baston, özgürleştirir!
Görmeyenlerin akranlarıyla eşit Duruma gelebilmeleri için çeşitli araç-gereçlerle yaşamlarını sürdürmek durumunda bulunduklarını anlatan Fatih Mehmet Moray; “Beyaz baston körlerin yaşamlarına 1920’li yıllarda önce Fransa, İngiltere ve ABD’de girmiş. 1960’lı yılların ilk yarısında Amerika Kongresi ve Temsilciler Meclisi'nin ortaklaşa yaptıkları bir toplantıda konuya ilişkin sunulan yasa tasarısı kabul edilmiş, Beyaz Baston kullanımı yasalaşmış ve başkanlarca her yılın ocak ayında konuyla ilgili olarak kongreye bilgi verilmesi yasal teminat altına alınmıştır. Ülkemizde ise 1980’li yıllara kadar körlerin elit kesimleri beyaz baston kullanma olanağına sahip olmuşlardır. Çünkü bu tarihe kadar Beyaz Baston ithal ediliyordu."
İlk defa bastonla bu günkü adıyla Mitat Enç körler okulunda tanıştığını, o günden sonra bastonun kendi hayatında önemli bir yer tuttuğunu dile getiren Fatih Mehmet Moray; "diyebilirim ki baston benim hayat sigortam, hatta en sadık dostum. İnsanın, metal ya da plastik ile dostluğu böyle bir şey olsa gerek. Bunun temel sonucu olarak baston körleri daha da özgür hale getirmiş, evlerinden çıkmalarını, okula gitmelerini, çalışma yaşamına atılmalarını, İhtiyaçlarını karşılaya bilmelerini; sinema, tiyatro, opera gibi sanatsal etkinlikleri takip etmelerini kolaylaştırmıştır. Bütün bunlar çok güzel, hepimiz olmasak bile bir kısmımız evden dışarı çıkıyor, kendi ihtiyaçlarını beyaz baston ve diğer teknolojik cihazlar yardımıyla giderebiliyoruz." Açıklamasıyla, bastonun görmeyenler için ne denli önemli olduğuna vurgu yaptı.
Kamusal alanları özgürce kullanabilmeliyiz!
Şehirlerin fiziki alt yapılarının, görmeyenlerin özgürce dolaşımlarını engeller nitelikte birçok olumsuzlukları bünyesinde barındırdığını da anlatan Moray, yayaların güvenliği için düşünülmüş kaldırımların yalnızca görmeyenleri değil görenleri de tuzağa düşürdüğü, altlarına yağmur suları dolmuş bozuk parke taşlar, Seyyar satıcılar, esnaf masaları, kaldırımlara park edilmiş taşıtlar, yolları bir kenara itelemiş motosikletler... Bütün bunlar yetmiyormuş gibi kaldırım kenarlarına konulmuş beton ve demir şehir mobilyaları görmeyenlere çıkarılan engellerden yalnızca birkaç tanesi olduğuna dikkat çekti.
Konuşmasına; "bu koşullar altında en gelişmiş teknolojik cihazlar bile olsa, dizlerimizi yaralamadan, ya da hiçbir önlem alınmadan açılan çukurlarla tanışmadan yaşantımızı sürdürmemiz olanaksız” olduğunu söyleyen Fatih Mehmet Moray, kamu hürriyetleri açısından kamusal alanların kullanılması noktasında görmeyenlerin de akranlarıyla eşit duruma getirilmesi, yaya kaldırımları gibi kamusal alanlarının özgürce kullanımına sunulması, daha açık bir deyişle kamusal alanlardan eşit bir şekilde yararlanmak için bütün yasal düzenlemelerin yapılmasının insani ve vicdani bir sorumluluk gerektiğini belirtti.
Hepimiz toplumsal birer varlığız!
İnsanın yalnız başına yaşayamayacağını, insanların birbirlerine yaşamın her alanında muhtaç olduğunu, görmeyenlere yaklaşırken bu anlayışla yaklaşılması gerektiğini vurgulayan Moray, görmeyenlere nasıl yardımcı olunacağı ve onların önündeki engelleri nasıl kaldırılacağını verdiği örneklerle şu şekilde sıraladı:
Örneğin; aynı İnsan hem ekmek hem de fırın yapamayabilir. Fırın için bir başkasının bilgi ve becerilerine ihtiyaç olabilir. Ama ekmeği yapan ile fırını yapanında sağlık açısından doktora ve diğer bilim dallarında uzmanlara ihtiyaçları vardır. Bu örnekte de olduğu gibi görmeyenlerinde kendileri dışındaki görenlerin yardımlarına ihtiyaçları vardır. Aynı şekilde görenlerin de ayrım yapmaksızın görmeyenlerin yardımına ihtiyaç duyabilirler. Bu konuda örnek vermek gerekirse; görmeyen bir avukattan hukuki bir konuda yardım almak, bilgisayarına format atmasını rica etmek, ya da çocuğunu görmeyen bir öğretmenin ellerine bırakabilmek gibi... Önemli olan, gören veya görmeyen ayrımı yapılmaksızın insanların birbirlerine nasıl davranacaklarını bilmeleri ve birbirlerini incitmeden yardım edebilmeleridir.
Bir görme engelliye yardım edilirken görme engellinin sizin kolunuza girmesine ve sizden yaklaşık yarım adım geride yürümesine olanak tanınmalıdır. Böylelikle önünüzde basamak var veya merdiven var gibi uyarılara gerek kalmayacaktır. Yürüyen merdivenlere binerken veya inerken koldan tutup çekilmemelidir. Aksi halde herhangi bir kazaya meydan verilebilir. Yine merdivenlerden inerken koldan tutup havaya doğru kaldırılmamalıdır.
Bir kuruluşa ya da evinize gelen bir görme engelliye öncelikle oturacak bir yer gösterilmelidir. Görme engelli vatandaşın konumuna göre sağınızda veya solunuzda koltuk var gibi ifadeler kullanılabilir. Evinize gelen bir görme engelliye temel ihtiyaçlarını giderecek banyo tuvalet gibi yerlerin yanı sıra kalacağı odanın tanımlanması önemli olacaktır.
Son olarak şunu belirtmeliyim, görme engelliler yollarını bulmaya çalışırken ses, koku, kaldırımların dokusu rampa gibi şeylerden yararlanırlar. Bir adres ve yer tarif ederken görme engellilere çevredeki belirleyici ögelerin yanında saat 12 yönünde yürü, saat 2 yönünde devam et gibi argümanlar kullanılabilir.
KENTİM ŞİŞLİ /FATİH MEHMET MORAY