Nesillerdir müzisyenlik mesleğini icra eden Şenyaylar ailesi, ülke çapında milyonlarca hayranı bulunan sanatçılar ile çalışmış ve birçoğuyla da yakın ilişkiler kurmuş bir aile. Ancak ilçemizde bu ailenin tanınırlığı maalesef istenilen seviyede değil. Bu doğrultuda mikrofonlarımızı; hem ailesini hem kendisini daha yakından tanımak amacıyla, üç kardeşin en küçüğü olan Özcan Şenyaylar’a uzattık:
A.ŞAHBAZ: Sizi tanıyalım. Özcan Şenyaylar kimdir?
Ö. Şenyaylar: Kendimi tanıtırken hep babamdan bahsederek başladım cümleye; Özcan Şenyaylar, Mehmet Şenyaylar’ın oğludur. Nesillerdir ailemizin icra ettiği müzisyenlik mesleği ile uğraşıyorum. 6 Ekim 1970 doğumluyum, hem alaylıyım hem okulluyum. İstanbul Teknik Üniversitesi ve Taksim semtinin bir ürünüyüm.
Ö. Şenyaylar: Adanalı bir aileyiz ancak aslen Selanik göçmeniyiz. Babamın Kurtuluş’a geliş tarihi ise 1969. Kasımpaşa’da az bir dönem yaşanmış ancak kısa süre sonra Kurtuluş’a yerleşilmiş.
“Hiçbir Şey Eskisi Gibi Değil”
A.ŞAHBAZ: Şişli’de olmaktan mutlu musunuz?
Ö. Şenyaylar: Tabi ki. İstanbul’un en güzel semtlerinden bir tanesi. Ancak eski Şişli’yi çok özlüyorum. Tabi ki bu durum Şişli özgü değil, hiçbir şey eskisi gibi değil. Eski insanları, eski komşulukları çok arıyorum. O sıcakkanlılık ve samimiyet eskisi gibi değil.
A. ŞAHBAZ: Eskiden gazinolar vardı ve müthiş yetenekler çıkıyordu o gazinolardan. Gazinoların kapanması Türkiye’deki müzisyenler için nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ö. Şenyaylar: Üzücü. Gazino kültürünün yaşatılması gerekli. İnanın çok param olsa, çok güzel bir gazino açarım. Keşke mümkün olsa da beraber yeniden bu işe kalkışsak. Ancak sanatçıların da yardım etmesi gerekli böyle bir durumda. Çok büyük ücretler talep etmemeleri lazım.
Aile Geleneği…
A.ŞAHBAZ: Mesleğinizi icra ettiğiniz çok güzel bir müzik merkeziniz var. Bu müzik merkezinde neler yapıyorsunuz?
Ö. Şenyaylar: Ben bu müzik merkezinde yönetmenlik yapıyorum, keman çalıyorum, nota yazıyorum, aranjörlük yapıyorum, beste yapıyorum, çevremizdeki insanlara destek verip yol gösteriyorum. Burada yalnızca ben değil iki de ağabeyim var: Reşat Şenyaylar ve Erdinç Şenyaylar. Erdinç Şenyaylar, Türkiye’nin en büyük virtüözlerinden biridir. Eğer araştırırsanız bu konuda Erdem Sökmen’in ardından Erdinç Şenyaylar isminin geldiğini göreceksiniz. Biz burada bir aileyiz kısacası. Her zaman fikir alışverişi içerisindeyiz. Hatta bazen yeri geliyor birbirimizle kavga ediyoruz iş daha güzel olsun diye. Tabii ki müzik adına bir kavga bu yanlış anlaşılmasın.
A. ŞAHBAZ: Siz kemanda ustalaşmış bir isimsiniz, peki kardeşleriniz?
Ö. Şenyaylar: Erdinç Şenyaylar; gitar çalıyor, aranjörlük yapıyor ve müthiş bir bestekar. Reşat Şenyaylar ise keman çalıyor tıpkı benim gibi. Ailemizin müzisyenlikle bağdaşmış olan soyadını bu idealde yaşatmaya kararlıyız.
“Duayen İsimlerle Çalıştık”
A.ŞAHBAZ: Çalıştığınız isimlerden bahsedebilir misiniz?
Ö. Şenyaylar: Kibariye, Bergen gibi sanatçıların yeni çıktığı dönemde Taksim’de gecenin geç saatlerine kadar çalışıp, işi öğreniyorduk. O dönem rahmetli Zeki Müren de çok gelirdi çalıştığımız mekanlara. Öyle öyle tecrübe kazanarak bu döneme geldik. 21 yıl Hülya Avşar’ın orkestra şefliği, 4 sene Linet ayrıca Bülent Ersoy, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, Emrah, Emel Sayın, Gülben Ergen, Deniz Seki, Yalın, Tarkan ve aklıma gelmeyen daha birçok isim... Hepsiyle en az bir kere çalıştık. Özellikle albüm kayıtlarında çalışmadığımız sanatçı neredeyse yok. Mesela Ferdi Tayfur’un Gülhane Parkı konserini unutamam. Ben hayatım boyunca böyle bir seyirci görmedim. Böyle bir izdiham olamaz. İnanılmazdı gerçekten. Duayen isimlerle çalıştık.
A. ŞAHBAZ: Müziğin geldiği noktayı nasıl görüyorsunuz?
Ö. Şenyaylar: Maalesef yeni ortaya çıkanların hiçbiri kalıcı değil. Genç arkadaşlar hevesleniyorlar, bir çıkış yapıyorlar ama kalıcı olamıyorlar. Bir Orhan Gencebay, bir İbrahim Tatlıses, bir Tarkan… Yıllardır böyle isimler çıkamadı ülkemizden. Yeni isimlerin çoğunu tanımıyorum bile açıkçası. Beste çok önemli. Üretim azaldı, her şeyi teknoloji ile halletmeye çalışıyorlar ve bunun sonucunda da çok komik ve kalıcı olmayan şeyler çıkıyor ortaya. Teknolojiye hepimiz ayak uydurmak zorundayız ancak bilgisayar üzerinde sesler ile bu kadar oynanması doğru değil bence.
PANDEMİ VE YENİ NESİLE TAVSİYELER…
A.ŞAHBAZ: Günümüze gelirsek; son iki yıldır yaşanan pandemi, özellikle sizin sektörünüzdeki insanları hem ekonomik hem de sanatsal açıdan çok kötü etkiledi. Kendi adınıza pandemi sürecinin sizin açınızdan nasıl geçtiğini anlatabilir misiniz?
Ö. Şenyaylar: Gerçekten pandeminin en kötü etkilediği sektörlerden birisi müzik sektörü. Kötü günler geçirdik. Hiç hafifleterek söylemeyeceğim gerçekten çok kötü günler geçirdik… Ancak birbirine sıkı sıkıya bağlı bir aile olmanın verdiği güç bu süreçte bizim en büyük dayanağımız oldu. Hangimizin bir tarafı noksan kaldıysa diğerimiz ona yardım etti. Daha sonra pazar günleri keman dersi vermeye başladık. Öğrenciler de hem bizim birikimimizden faydalanmak hem de bize destek olmak istiyorlardı.
A. ŞAHBAZ: Öğrencilerinizden bahsedelim biraz da, onlarla olan ilişkinizden bahsedebilir misiniz?
Ö. Şenyaylar: Harika çocuklarımız var müziğe ilgi duyan. Enteresan olaylar da yaşıyoruz tabii ki. Mesela keman öğrenmek için bize gelen çocuklar var ancak sonradan anlıyoruz ki çocuğun asıl amacı benimle tanışmak. Müziğe olan tutkumuzu ne kadar yeni nesillere aktarabilirsek o kadar iyi.
A. ŞAHBAZ: Maalesef bölgemizde uyuşturucu kullanan çok sayıda gencimiz var. Bu konuda bir sosyal sorumluluk projesi gerçekleştirmek ve gençlerimizi bu bataktan kurtarmak adına dernekler ile bir iş birliğiniz oldu mu?
Ö. Şenyaylar: Sizin aracılığınızla beraber yaparız inşallah. Konser düzenleyebiliriz mesela. Ben grubumu kurarım, şarkımı söylerim. Şişli adına, gençlerimizin kötü alışkanlıklarını ortadan kaldırmak amacıyla her türlü desteğe hazırız. Uyuşturucu, alkol gibi alışkanlıklardan hayatım boyunca nefret etmiş bir insanım. Bilen bilir müzik sektöründe olup da alkol kullanmayan çok az insan vardır. Arkadaşlarımız içki içmediğimizi öğrendiğinde büyük şaşkınlık yaşıyor. Ben namazını kılan, düzgün yaşamaya çalışan ve devamlı başarılı olmak isteyen bir insanım. Soyadımızı güzel yaşatmak için hayat standartlarımızı da bu doğrultuda belirliyoruz ve bizden sonra gelecek nesillere de bunu öğretmeye çalışıyoruz. Gençlerimize kötü alışkanlıklardan uzak bireyler olarak örnek olabilirsek ne mutlu bize.
A. ŞAHBAZ: Son olarak müziğe ilgi duyan gençler için ne gibi mesajlar vermek istersiniz?
Ö. Şenyaylar: Müzik dünyanın en güzel uğraşı. Gerçekten başarmak istiyorlarsa çok çalışmaları gerekecek. Öyle 1-2 saat çalışmak ile olacak şey değil bu. Bayağı emek vermeden bir yere gelemezsiniz bu sektörde. Bakın biz saçlarımızı döktük bu yolda. Okullarını ihmal etmesinler, eğitimin en iyisini almaya gayret etsinler. Devamlı araştırma yapsınlar. En önemlisi de bu işi sevmeye çalışsınlar ve asla karamsarlığa kapılmasınlar.