Anasayfa
SEN DE YAZ…
Saime Oğuzhan
06 Nisan 2021

Gazetecilik mesleğine başladığım ilk yıllarımda, duayen bir kadın gazeteci meslektaşım; “ Sen de şanslılar kervanına katıldın. Gazeteci olmak bir ayrıcalıktır elbet. Mesleğinin hakkını vermek istiyorsan, kendi kitabını da yazmalısın!” demişti.

Gazeteciler yazıyor; şahit oldukları olayları ya da halının altına süpürülmüş gerçekleri anlatan kitaplar yazıp karanlıkta kalan olayları gün yüzüne çıkarıyorlar. Hepsi de takdir ve alkışı hak ediyorlar. Romancıların dışında iş insanları da yazıyor... İş insanları, daha ziyade biyografi türü kitaplar yazıyorlar. Onların da haklarını teslim etmek lazım.  Kaleme aldıkları kitapların içlerinde ders alınacak başarı öyküleri var ve bunun altını kalın çizgilerle çizmek de bizim görevimiz.

Sivil Toplum Örgütleri yazmıyor! Bürokratlar da yazmıyor, korkuyorlar doğal olarak. Öğretmenler, sağlıkçılar, PTT görevlileri, sanatçılar yazsa ne hoş olur değil mi? Hepsi toplumun içinde ve her gün farklı bir anekdot yaşıyorlar oysa.

Batı da, durum böyle değil. Herkes; pilotlar da yazıyor diğer meslek insanları da... Doktorlar, sağlıkçılar,  öğretmenler, sporcular... Hatta sokak çocukları dahi yazıyor. Yazmaya teşvik ediliyorlar, tıpkı okumaya teşvik edildikleri gibi.

Kariyerinin doruğuna ulaşmış iki tanıdığım, iki değerli insan, kendi kitabını yazdı. Hem de Meslektaşlarına örnek olacak bir adım atarak...

Duayen Turizmci Hüseyin Kurtoğulları, “USTA” yı yazdı.

Turizm sektöründe “Usta” lakabıyla bilinen Hüseyin Kurtoğulları, 55 yıllık iş hayatı deneyimini "USTA" adlı kitabında topladı. Kitabın önsözünde yazma gerekçesini, “Aslanlar kendi hikayelerini yazmadıkları sürece avcıların anlattıkları hikayeleri dinlerler” sözlerini aktararak belirtiyor.

Hemşire Nezahat Kaya ise “Serumdan Kaleme Damlalar” adını verdiği kitabını yazdı.

Hemşirelik mesleğinin öncüsü Safiye Hanım’dan Florence Nightingale kadar dünyaca ünlü hemşirelerle başlamış anlatmaya… Onlardan istifade etmek için o değerli hemşirelere nasıl bakılacağını anlatmış, kitabında. Lokman Hekime geniş yer vermiş " Serumdan Kaleme Damlalar" da . Ardından da bir hemşirenin hastalarına nasıl bir şefkat ve merhametle yaklaştığını, onlar iyileştiğinde bir yakını iyileşmiş gibi nasıl sevindiğini çok hoş cümlelerle dile getirmiş. Öyle ya; hemşire demek iğne yapan, derece ölçen görevli değil ki. Her şeyden önce insan! İnsani duyguları olmasa kim hemşire olur ve o mesleğin meşakkatini çeker ki?

Nezahat Kaya, hastaları da anlatmış en insani taraflarıyla. Her birisi bir hazine olan anekdotları nakşetmiş. Onların duygularını, tepkilerini, iyileştirmek için ihtiyaç duyduğu duygusal gıdayı da anlatmış.

                    ***

Korona virüsün dünyayı kasıp kavurduğu, kapitalist sistemin yaşamı daha da zorlaştırdığı günlerden geçiyoruz. Ama her şeye rağmen, gelecek güzel günlere olan umudumuzu hiç yitirmedik ve hayallerimizden vazgeçmedik.

Bu yılki kutsal gün ve bayramlarımız, birbirine çok yakın döneme denk geldi. 21 Mart Newroz, 27 Mart Pesah, 1 Nisan Akitu, 4 Nisan Paskalya, 13 Nisan Ramazan ayı. Bu vesile ile tüm dostlarımın Bayramını canı gönülden kutluyorum.