Bilindiği üzere Osmanlı Padişahı 4. Murat Alkollü içkiyi yasaklamıştı. 4. Murat üzerine çok şeyler yazılmış, çizilmiş ve söylenmiştir. Hatta yapılan bir dizi film de kendisinin bir alkol tutkunu olduğu iddia edilmişti. Bundan yıllar önce TRT de yayınlanan ve başrollerinde Cihan Ünal’ın oynadığı dizide şöyle bir sahne geçiyordu: 4. Murat kılık değiştirir ve denetlemeye çıkar. Bir meyhaneye yolu düşer. Donatılmış bir masaya misafir olur. Masa sakinleri aralarına buyur ettikten sonra başlarlar kadeh tokuşturmaya. Bir süre sonra masadaki misafirin 4. Murat olduğu anlaşılır. Herkeste bir tedirginlik, bir kelle korkusu ama, padişah işini bilen bir kişidir. Tedirginliği görünce ortalığı yatıştırmak isteği ile şöyle der: “Ben masaya oturduğumda yasak kalkar, masadan kalktığımda yasak başlar.” Hamdolsun günümüzde yasaklardan dolayı hiç kimsenin kellesi koparılmıyor, ama Hazreti Covit-19 eliyle bir bütün olarak öteki tarafa uğurlanıyor. Bir yandan düğünler, düğünlerde halaylar yasaklanıyor. Öteki tarafta yüzbinlerce katılımla ibadet hanelerin açılışları yapılıyor. Bir yanda kahvehanelerde oyun oynanması yasaklanıyor, öte yandan yaşanan sel felaketleri nedeniyle Rize ve çevre illerimize yapılan ziyaretler de mitingler yapılıyor. Covit-19’da neymiş Bize hiçbir şey olmadı bu güne kadar, hiç kuşkunuz olmasın bundan sonrada olmayacak deniyor. Bizler ne koleralar, ne vebalar, ne AİDS’ler, ne domuz gripleri, kuş gripleri, Ebolalar, Sarslar gördük, hiçbir şeycik olmadı da Covit-19’dan mı olacak? Hadi canım sende. Gelirse göreceği de var. Bizler ne ekonomik krizlerle baş ettik, ne toplumsal karışıklıklarla mücadele ettik. Şimdi kralların tacına benzeyen ağırlığı bir gramı geçmeyen ne olduğu belirsiz virüsten mi korkacağız? Elbette hayır. O bizden korksun Feriştahı gelse korkmayız. Hamdolsun yine mitinglerimizi, açılışlarımızı, kongrelerimizi yapacağız. Siz bize uyun, dediğimizi yapın gerisini bize bırakın. Evvel Allah bu azimle hepsinin üstesinden geliriz inşallah. Örnekleri çoğaltmak mümkün… Hamdolsun ki! bütün bunları yapanlar ne alkol bağımlısı, ne de alkol kullanıyorlar. Ama, 4.Murat ile Alkol hariç ortak yanları var. Bunlardan bir tanesi de tıpkı 4.Murat gibi: “Biz sahaya indiğimizde yasak kalkar, biz çekildiğimizde yasak başlar.” Gelen eleştiriler üzerine de yapılan açıklamalarla özürleri kabahatlerinden küçük kalır.
Bütün bunlar neyi gösteriyor dersiniz? 1980’li yıllardan günümüze hem toplumsal yaşantımızda, hem de ekolojik dengede önemli değişiklikler oluyor. Birey, ekonomik olayların getirdiği çalkantılar karşısında yalnız ve çaresiz bırakılıyor. Emeğinden başkaca bir güvencesi olmayan geniş halk kesimlerinin gelirleri her geçen gün düşürülüyor. enflasyon karşısında gerçek artışlar yerine, nominal artışlarla yetiniliyor. Siyasal alandaki rakipler yargı sopasıyla birer-birer saf dışı ediliyor. Ekolojik denge geri bildirimler veriyor. Sahil kentlerimizde hortumlar görülüyor, Başkentimizde kum fırtınaları oluşuyor. Ve ülke yönetiminde söz sahibi olanların gıkları çıkmıyor. Bir zamanlar kesilenin yerine yenisini dikeriz diyenler, ormanları ve akarsularımızı korumaya çalışan bilinçli bir kesime gidin ormanlarda yaşayın diyenler şimdilerde ihanet etmekten söz eder oldular. Allah nazardan saklasın, Maşallah hatalarınıda pek çabuk görüyorlar. Ama hem ağlar hem giderim diyen gelin gibi davranıyorlar. Bunun yalnızca bir tek açıklaması olabilir: “Devlet ve devletin kurumları vatandaş için değil, Vatandaş devlet ve devlet kurumları için vardır.” Bu görüş doğrultusundaki uygulamalar kendisini 17. Yüzyılda ortaya çıkan ve 18. Yüzyılda büyük toplumsal çalkantılara yol açan, merkantilist politikaların ortaya çıkmasıyla gösterir. Bu politikalar ki! 20. Yüzyılda iki büyük dünya savaşına neden olacaktır. Örnekler hiçte iç açıcı örnekler değil. Üstelik korkutucu, ürpertici. Peki ama neden? Bunun birçok nedenleri vardır kuşkusuz. Ama belki de en önemli neden: Siyasal iktidarların halkın yoksunluğu üzerinden siyaset üreterek iktidarlarını korumak olmalıdır. Hemen belirtelim ki! Halk belirli bir siyasal olgunluğa, belirli bir siyasal kültüre ulaşmıştır. Halk, aklıyla dalga geçilmesine izin vermeyecektir. Böyle düşünenlerin olduğunu görüyor, biliyoruz ve tanıyoruz. Unutulmasın ki Halkın nerede ne zaman nasıl davranacağı hesaba kitaba gelmez. Halkın mücadelesi hem pandemi belası, hem de açlık sorunudur. Halkın geçim sıkıntısı vardır. İktidarların temel görevleri arasında halkın her türlü sorunlarını çözmek, onun sosyal yaşama standart’ını yükseltmek, sağlığını korumak vardır. Yoksa, Paldır-Küldür Şovlar değil.