Muğla Ula’da üniversite öğrencisi Pınar Gültekin çok feci şekilde katledildi. Biliyor musunuz? Pınar Şişli’de oturuyormuş yani bizim semtin kızıymış. Basında Pınar’ın fotoğrafları paylaşıldığında, o tatlı gülüşü ve bakışı gözümün önünden biran olsun gitmedi. Bana hiç yabancı gelmemişti o güzel yüzlü kız..! Kim bilir belki de karşılaştım Pınar’la ve onun gibi öldürülen yaşam dolu nice Pınar’lar la…
İstanbul sözleşmesi hükümetimiz tarafından iptal edilecekmiş, günlerdir bu meseleyi konuşuyoruz; ekonomi, işsizlik, eğitim, Pandemi gibi diğer önemli sorunlar yaşıyorken. Biliyoruz ki ülkelerin geri kalmışlıktan, cehaletten kurtaracak olan en önemli olgu ‘kadınlara önem verilmesi ve onların eğitilmesi’ dir. Çünkü gelecek nesilleri ilk eğiten kişidir kadın, eğitimli duyarlı merhametli vatandaş yetiştirmenin ilk basamağıdır kadın.
Bir kadın, bir gazeteci ve ülkesini seven bir yurttaş olarak bu meselenin iyi anlaşılmasını istiyorum.
İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamaya getiren süreci anımsatacak olursak, kadın cinayetleri artış oranını gösteren istatistik bilgilerine de bakmak gerek.
Türkiye’de kadın cinayetlerindeki artış oranı 2002 ve 2009 yılları arasında yüzde 1400 arttığı o dönemin Adalet Bakanlığı tarafından açıklanmıştı. 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 iken bu rakam 2009’un ilk yedi ayında bu sayı 953’e çıkmış. Resmi kayıtlara göre, 2003’te 83, 2004’de 128, 2005’te 317, 2006’da 1001, 2008’de ise 806 kadın cinayeti işlenmiş. Kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde 21.yüzyılda artan bu korkunç rakamlar artık İstanbul Sözleşmesi’nin hayata geçirimlisini zorunlu kılmıştır.
Türkiye, kadına yönelik şiddet nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nce mahkum edilen ilk ülkedir. Nahide Opuz davasının iç hukuk süreci yargı facialarıyla doluydu. AİHM Türkiye’yi Nahide Opuz’a tazminat ödemekle yükümlü kılmıştı. Avrupa Konseyi, üye ülkelerin mücadele ve önleme deneyimlerini birleştirmek, bu şiddet türüne özgü mücadele yöntemleri geliştirmek için çalışma başlattı.
2009’dan 2011’e kadar süren çalışmalar sonucunda İstanbul Sözleşmesi ortaya çıktı. 2011’de ilk imzacı olan Türkiye, aynı yıl sözleşmeye uyumlu şiddet yasası hazırlıklarına girişmişti.
Ülkemizin belki de demokratik yöntemlerle yapılan tek yasasıydı 6284 ve 2012’e yürürlüğe girdi. Bu yasa yazık ki aynı kararlılıkla uygulanmadı. Çünkü karalama kampanyaları hemen başlatılmıştı. Şimdi ise yasanın tamamen ortadan kaldırılması için yoğun bir kampanya başlatılmış durumda.
5 maddede İstanbul Sözleşmesi neden önemli?
1--Kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak.
2– Sözleşme, kadına kadın olduğu için ayrımcılık yapılmasını engelliyor ve kadın, erkek, çocuk, engelli, mülteci, LGBTİ+ bütün bireyleri ev içi şiddetten koruyor.
3– Sözleşme, toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını tanımlayan ilk bağlayıcı metin olma özelliği taşıması açısından da önemli. Erkek şiddetine karşı yerel, ulusal ve küresel mücadelede de kritik önem taşıyor.
4– Erkek şiddeti mağdurlarına; psikolojik ve hukuki danışmanlık sağlanması ve yeterli sayıda sığınma evi tahsis edilmesi sözleşmenin koruma maddeleri arasında.
5– Yargılamada; kadına yönelik şiddetin suç sayılması ve gerekli cezaların verilmesinin sağlanması da sözleşmeyle öngörülüyor. Sözleşme; kadına yönelik şiddette gelenek, töre, din ya da “namus” gerekçelerini de yaptırıma tabi tutuyor.
Görüldüğü üzere ‘İstanbul Sözleşmesi’, yalnız kadınları korumuyor toplumun kendisini koruyor.