Sabah önemli bir haberle uyanıyorsunuz öğleyin başka bir haber, bir öncekini ikinci plana atıveriyor. Şaşkın ördek, kuyruğundan dalarmış misali, “konu neydi? Ben neredeyim? Nerde bu millet?” Şaşkınlığıyla eski yazılarıma daldım. Özellikle, bu güne benzeyen haber alıntıları olanlar ileortaya karışık bir şeyler hazırladım.
* * *
Tozan adlı küçücük bir çocuk eğitim sistemini protesto ediyor. ”Sistem düzelinceye kadar okula gitmeyeceğim” diyor. Evde kendi sistemiyle deha oluşturuyor. Kentim-2012
- MEB izinli bir tarikat cennete nasıl gidileceği üzerinden din sömürüsü yaptı. Tarikatın okullarda dağıttığı kitapların seviyesi ilkokul düzeyine indi. Ufka yolculuk kitabında 6-10 yaş arası çocukların cami eksenli yaşamaları istendi. Gazete ve Haberler- Şubat 2020
* * *
-Van’da depremden bu yana 124 taneçadır yanmış. En sonuncu yangından canını zor kurtaran ailenin küçük kızı”İnsanlar ölüyor. Yanan etler gibi kenara diziliyorlar. Ölmeyenlere yardım edin! Ne olur!”diye haykırarak ağlıyor.
Oysa ne yardımlar yapılıyor! Üzüntümüzden Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonlarını iptal etmiştik. Van depreminde, yardım için “en çok ben “ diyen yardımsever medyatikler, her iki dünyada yer edindiniz.Ancak, dar açılı bakışla günü kurtaran plansız, projesiz yardım dağıtımlarında şer vardır.Ayrıca verilen sözler de tutulmalı. Kentim - Şubat 2012
* * *
- 2020 Elâzığ depreminde de, ilk günlerde,hazırlıksız plansız projesiz yardım sonucu gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım hemen ulaştırılamıyor.Dondurucu soğukta mağdurlar kurtulduklarına pek sevinemiyor, Yine Elazığ STK ları, eş, dost, komşular ellerinden tutuyor. Yine dağıtım dedikoduları gündem oluşturuyor. İnşallah bu kez verilen sözler tutulur.
Hatay Havalimanını sel bastı. Haberler Ocak-2012
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanında piste iniş yapan uçak üçe bölündü. Haberler- Ocak 2020
***
Havalimanları, barajlar, otoyollar, limanlar vb. büyük projeler yapılırken,akılcı ve bilimsel araştırma eksikliği ölümlere neden oluyor. Doğal alanların talan edilmesi, yaşam alanlarımızı daraltıyor. Ülke ekonomisine, sağlığımıza zarar veriyor. Fıtratında var! diyoruz. Bir günah keçisi buluyoruz.Şaşırmıyoruz!
* * *
Yabancılara toprak satışında mütekabiliyet şartı kalkıyor. Mütekabiliyet; kabaca ifade edersek, bir çeşit restleşme. Türk vatandaşı hangi ülkede mülk alabiliyorsa, o ülke vatandaşı da Türkiye’de mülk alabiliyordu. Bu habere göre, bizden taşınmaz satın alamayan 39 ülke vatandaşı taşınmaz sahibi olabilecek. Yabancılara toprak satışında 2,5 Hektar olan üst sınır oranı 12 kat arttırılacak, yabancılar imarı olmayan, bağ bahçe, tarla olarak görünen arazileri satın alabilecekler. Taslak yasalaşırsa toprak yağması başlayacak.
Vaktiyle Osmanlı yıkılırken, 19.yy da batılı devletler; serbest ticaret antlaşmaları ve dış borçlandırma ardından, borç para verme karşılığında, Osmanlı’dan birçok taviz almıştı. Bunlardan biri de yabancıya toprak satışıydı. Lozan görüşmelerinde de, Türkiye’nin kabul etmediği ağır şartları “Şimdi bunları cebime koyuyorum. Bir gün gelecek Sevr şartlarını tek tek kabul edeceksiniz” diyen İngiliz heyeti başkanı Lord Curzon’un dediklerini unutmamak lazım.
Rusya’da, Yunanistan’da yabancılar sınır ve sınıra yakın yerlerde taşınmaz alamıyor. Yunanistan Türkiye’ye kesinlikle toprak satmıyor. AB ülkelerinde toprak satışı ağır kurallara bağlı. Ama Türkiye’de Ege, Akdeniz kıyılarında yabancılara satılan gayrımenkuller on binleri buluyor. Macar, Çek, Slovakya, Polonya, Hırvatistan, Bulgaristan’da tarım ve orman arazisi satışı yasak. Danimarka’da, Norveç’ de topraklar millidir. Koruyucu kanunları var. İspanya, birçok ülke gibi konut satıyor, toprak mülkiyeti vermiyor. Kentim- Ocak2012
* * *
-Stratejik önemi olan yerlerimiz ve pazarda satılır gibi,250 bin dolara T.C vatandaşlığı satılıyor. Bazı Özel okulların duvar ilanlarında “falanca okul - kabul sınavları-filanca tarihte” diye yazıyor. Giriş sınavlarına ne oldu? Kabul sınavında, “ben istersem, kabul ederim.” Giriş sınavında ise “sen çalışırsan, kazanırsın” algısı var. Bence eğitim de mercek altına alınmalı. Çaktırmadan evriliyoruz!
Devletin, strateji ve politikalarını, akıl ve bilimle yeniden gözden geçirmesi gerekiyor. Kılcallarımıza kadar giren fetöcülerin, temizlenmesi için verilen çaba, devletim için yaşamsal önem taşıyor. Ancak, adları değişik tarikatlar, temizlenen boşlukları dolduruyor. Şaşırmıyoruz!
Muhalefet ve İktidar; Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için birbirinizle, fetö tartışmalarını bırakın. Bir araya gelerek, kılcallarımıza kadar temizleyin. Şaşırtın bizi!