Zor zamanlardan geçmeye devam ettiğimiz bu sıralar, geldiğimiz bu noktada anlatacak, yazacak gündemde kalmasını sağlayacak bir çok konu varken hiçbir konunun anlamı yok gibi karışık kafalardayım ve yine yazıyorum okumuş olduğunuz gibi..
Ülkemizin içinde bulunduğu kısır döngü, ekonomi, enflasyon, liyakat, sığınmacı meselesi, hayat pahalılığı, geçinme barınma meselesi tüm bunların etkisi ile insanların ruh haline yansıyan çıkmazları bu çıkmazlardan kaynaklı, haksızlığa uğradığını düşündüğünde adalete olmayan inancıyla adaleti kendi insiyatifine göre doğru ya da yanlış belirleyerek sağlamaya çalışması, ve geldiğimiz noktada bütün bunlar varken biz yıllardır aynı durumdayız.. İzliyoruz anlık ilk tepkiyi veriyoruz sonrası e tabii o kadar çok şey var ki gündem ve gündemimiz o kadar kalabalık ki akışına bırakıyoruz…
Nereye doğru yol alıyoruz farkında mısınız?
İnsana ve hayvana yapılan işkenceler, cinayetler, doğaya verdiğimiz zararlar, içinden çıkamadığmız maddi manevi her haller, yaşadığımız derinden derinden işlene işlene büyüyen kocaman her alana keyifle yayılan kültürel yozlaşma, empati yoksunluğu vs. hiç oralara girip uzun uzuuuun yazmayacağım. Bütün bunları yaşarken akıl ve vücut sağlığını korumaya çalışma işimiz gerçekten zor…
Çocukların istismar edildiği, öldürüldüğü gün geçtikçe sayıları artarak gün yüzüne çıktığı ( aslında hep vardı fakat kamu bilinci yoktu sosyal medya mecraları sağ olsun işte burada ) bir ülkede biz neyi konuşabilir neyi yazabiliriz?
Narin’ e ne oldu diye soracağım ‘’ KOCAMAN BİR SUS’’ umuz oldu!
Leyla vardı hatırlar mısınız? Eylül vardı ne oldu? ve bir sürü faili meçhuller, Münevver Karabulut ‘ a ne oldu aslında? Cem Garipoğlu öldü mü yaşıyor mu diye hala konuşuyoruz vakti yeri gelince, peki Bağcılar da bir sapık vardı sucu Metin Şenay dükkanının bir bölümünde özel yalıtım sistemiyle kapladığı odada 2009 dan 2023 e kadar yıllarca çocuklara işkence etmiş cinsel istismarda bulunmuş istismarda bulunduğu çocuklardan birinin de felçli kaldığı söylennimleri vardı ….
Biz kimin kafasında gidiyoruz, akıl tutulması yaşıyorum gündemimizde olan Narin olayında 13 gün hatta 14.gün bugün. En son yayın yasağı getirildi kim uyuyorsa o da başka bir mesele neden yayın yasağı getiriyorsunuz kimi neyden neden koruyorsunuz, her şey bir soru işareti? Birileri ne için birilerini koruyor neden olay sessiz sessiz yürütülüyor.. Bilenler neden susuyor neden o civarda yaşayan herkes evlerine kamera takmaya başladılar neyin korkusu kamera seni neyden ne kadar korur neden bildiklerini anlatmıyorsun yine mi cemaat yine mi büyük bir tarikat ne var işin sonunda ne diyeceksiniz Allah aşkına..
Anadolu’ nun aydınlık yüzü kadar karanlık yüzüdür de bu durum..
Benim güzel yurdumun güzel insanları ekonomiyi düzeltiriz, çevreyle ilgili sorunlarımızı ve diğer çok yönlü ülke sorunlarımızı düzeltiriz. Bir şekilde liyakatlı bir insan evladı gelir görev başına onurlu vatansever biri gelir bir kurumların başına ve onun ardından omuz verir düzeltiriz, toparlarız el birliğiyle biz güçlü bir toplumuz o bilinç ortaya çıktığında inanıyorum ki düzeltiriz. Fakat bu sapkınlığı, bu akıl almaz yüz karalığını, bu iğrençliği bu zalimliği bu vicdansızlık ve merhametsizliği nasıl çözeceğiz? Bu adını koyamadığım mahlukatların elinden bu çocukları nasıl kurtaracağız bizim en büyük derdimiz bu.
Cinsel tacizler her toplumda ve kültürde karşılaşılan bir durumdur. Bu durumla baş etme konusunda toplumsal, ailevi ve bireysel birçok zorlukla karşılaşılır. Özellikle kapalı toplumlarda, eğitimin ve kişisel hakların gelişmediği yerlerde hem istismarın meydana gelmesi daha gizli/kapaklı olmakta hem de bunun açığa çıkarılması, engellenmesi, mağdurlara gerekli desteğin sağlanması konularında ciddi sorunlar yaşanmaktadır.
DOÇ. DR. ADNAN ÇOBAN ( PSİKİYATRİST-PSİKOTERAPİST) diyor ki;
Çocukluklarında cinsel tacize maruz kalan kişilerde hemen ya da ilerleyen zamanlarda farklı şiddetlerde ve şekillerde olan psikolojik sorunlar mutlaka ortaya çıkmaktadır. Bu kesinliğin nedeni hiçbir çocuğun ve ergenin bu şiddetteki bir travmayla baş etmek için yeterli zihinsel gücünün olmamasıdır. Yaşadıkları istismarın türüne göre travmatik etkinin derecesi ve oluşan psikolojik sorunun şekli ve kişiyi etkileme seviyesi değişse de psikolojik problem oluşma durumu kaçınılmazdır. Depresyon, cinsel içerikli takıntılar, diğer takıntılar, kaygı bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, karşı cinse güvensizlik, karşı cinsle iletişim sorunları, bağlanma sorunları, karşı cinsten tamamen uzak durma ve/veya duygusal his yaşayamama, eşcinsel yönelimler, genel güvensizlik hissi, cinsel isteksizlik, rastgele cinsellik yaşama, panik bozukluk, iletişim sorunları gibi psikolojik problemler yaşanan travmatik etkinin seviyesine göre farklı yoğunluklarda kendini gösterir. Yoğun travmatik etki oluştuysa psikolojik problemin yaşanması daha sürekli ve yoğun olur ve birçok psikolojik problem bir kişide aynı anda görülür. Sağlıksız bir birey dünyada var oldukça geleceğe etkisini düşünebiliyor musunuz elbette düşünüyorsunuz ve ipin ucunu göremiyorsunuz değil mi?
Cinsel istismar; kabul edilemez, her koşulda engellemek için mücadele edilen, mağdurların korunmasını gerektiren bir suç olarak anlaşılmalı ve cinsel istismarı haklı kılmaya yönelik hiç bir gerekçe kabul edilmemelidir. Hiç bir kurum ve bir kuruluş bu kara lekeden muaf değildir. Bu durumla ilgili o kadar çok yapılması gerekli zincirleme işler ve durumlar var ki eğitim, hukuksal boyut, mağdur olan kişilerin korunup lollanması ve hayata kazandırılması sağlıklı bir birey olarak mümkün olabildiğince tabii böyle bir durumda kişi ne kadar iyileşebilir ve iyileştirebilir kendini?