TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu’nda kabul edilen sokak hayvanlarına yönelik düzenlemeler içeren yasa teklifi, toplumun tüm kesiminden büyük tepki topladı. Peki, ülkenin bunca sorunu varken, bu yasa neden şimdi gündeme geldi?
Gündemi değiştirmeye yönelik bu hamleler, toplumun gerçek sorunlarını göz ardı etmeye yetmez. Eğitim, sağlık, ekonomi, mülteci meselesi, hayvan hakları, komşu ülkelerle yaşadığımız sorunlar, vize meselesi ve gençlerin gelecek kaygıları gibi konular, hükümetin birinci önceliği olmalıdır. Toplumun ihtiyaçlarına kulak verilmeli ve bu doğrultuda çözümler üretilmelidir.
Geçim sıkıntısı, eğitim ve mülteci meselelerine odaklanmak gerekiyor. Bu sorunlara kalıcı çözümler üretilmeli. Mülteci sorunu, sadece bir güvenlik meselesi değil, aynı zamanda bir insanlık meselesidir. İnsan hakları temelinde, hem mültecilerin hem de yerel halkın haklarını koruyacak politikalar geliştirilmelidir.
Sokak hayvanları meselesinde ise, kısırlaştırma, aşılatma ve yerinde yaşatma modeli uygulanmalıdır. Bu yöntem, hem hayvanların hem de insanların güvenliği açısından en uygun çözümdür.
***
Sansür Ne Yazık ki Devam Ediyor!
24 Temmuz 1908 tarihinde Türk basınında sansürün kaldırılması nedeniyle her yıl 24 Temmuz’da 'Gazeteciler ve Basın Bayramı' olarak kutlanmaktadır. Ancak, ne yazık ki dünya sıralamasında basın özgürlüğünde en alt sıralardayız. Türkiye’de gazeteciler, mesleklerini icra ettikleri için cezaevindeler. Gelişmiş ve ileri demokrasilerde basın özgürdür. Ne yazık ki Türkiye, basın özgürlüğü konusunda dünya sıralamasında oldukça geride yer alıyor. 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 165. sırada yer almaktadır. Bu durum, gazetecilerin işlerini özgürce yapmalarını engellemektedir.
Türkiye’de, şu anda cezaevinde yaklaşık 67 gazeteci bulunmaktadır. Ayrıca, birçok gazeteci tehdit edilmekte, işlerini kaybetmekte veya sansüre maruz kalmaktadır. Özgür basının olmadığı bir ülkede, demokrasi tam anlamıyla işleyemez. Öldürülen gazeteci sayısının yüksek olması da, gazetecilerin ne denli tehlikeli bir ortamda çalıştığını göstermektedir.
Sansürün devam ettiği bir ortamda, gazetecilerin işlerini yapmaları oldukça zor. Ancak, özgür basın olmadan güçlü bir demokrasiden söz edilemez. Toplum olarak, basın özgürlüğü için mücadele etmeli ve gazetecilerin yanında olmalıyız. Bu sayede, demokrasinin temelleri daha sağlam olacaktır.
Hükümet ve siyasetçiler, toplumun gerçek sorunlarına odaklanmalı, geçim sıkıntısı, eğitim ve mülteci meselelerine kalıcı çözümler üretmelidir. Gündemi değiştirmeye yönelik hamleler, bu temel sorunları çözmeye yetmez. Basın özgürlüğü, demokratik bir toplumun temelidir ve bu konuda geri adım atmamalıyız. Gazetecilerin özgürce çalışabildiği, halkın doğru bilgiye ulaşabildiği bir Türkiye için mücadeleye devam…