Sürdürülebilir Yaşam'ın doğal kaynakları olan Su – Gıda – Enerji döngüsünün (Azalt, Tekrar Kullan ve Geri Dönüştür) çok iyi planlaması ve yönetilmesi günümüzde çok büyük önem göstermektedir.
2023 yılı boyunca tüketmemiz gereken kaynakları; Dünya Limit Aşım Günü 2023 yılı itibarıyla 2 Ağustos olarak hesaplanırken, Türkiye ise doğal kaynaklarını 22 Haziran'da tüketti. Yapılan hesaplamalara göre dünyada 1 yılda tüketmemiz gereken kaynakları Dünya genelinde 7 ay 2 günde tüketirken, Ülkemizde 5 Ay 22 Günde yani 6 aydan daha kısa zamanda tüketilmekteyiz. Sanki 2 Türkiye varmış gibi yaşıyoruz.
1850 yıllarında 1 milyar olan dünya nüfusu, bugünlerde 8 Milyar civarına ulaşmış, 2050 yılında ise 10 Milyara ulaşacağı öngörülmektedir.
Sürdürülebilir Yaşam için Su – Gıda – Enerji döngüsünü etkileyen sebeplerine başında nüfus artışı, refah artışına bağlı olarak talepte artışlar meydana gelmektedir.
Sanayi devrimi ile enerjide fosil kaynakların kullanılması ile atmosfer yüzeyinde sera gazlarının artması yer kürenin ısısının artması sebep olmuş. Bu sıcaklık artışı ekolojik dengeyi bozarak, su ve tarımsal alanlarının azalması, ormansızlaşma ve arazi kullanımı değişiklikler ile insan sağlığını ve yaşamını da etkilemektedir.
Günümüzde yaşamakta olduğumuz iklim değişikliğinin üçte ikisinin sebebi 1850 sanayi devriminden sonra Fosil yakıtların üretimi ve kullanılmasından meydana gelirken, üçte bir sebebi de orman ve tarımsal alanların (İmara açılması veya çiftçilerin yeterli gelir elde edememesi sebebi ile tarım alanlarını/köylerini terk etmeleri gibi sebepler) azalmasından kaynaklanmaktadır.
Ağaçlar ve bitkiler; fosil yakıtların saldığı karbondioksit içindeki karbonu alarak kendini geliştirirken oksijeni atmosfere bırakmaktadır.
Enerji üretiminde fosil yakıtlarının (Kömür, Petrol ve Doğalgaz) kullanılması sonucu hava kalitesi bozulmalar, tatlı su kaynaklarında azalışlar, kuraklık gibi etkilerini de göz önüne alan gelişmiş ülkeler 1980'li yıllarda enerji yatırım hesaplarını Enerji – Ekoloji – Ekonomi üzerinden yapmaya başlamışlardır.
İklim değişikliğinin önüne geçmek için Su – Gıda – Enerji döngüsünü bir bütün olarak ele alınmalıdır.
Günümüzde enerji ve su kaynaklarını etkin kullanarak daha az enerji kullanımı ile aynı işleri konforumuzu kaybetmeden yapmanın yanı sıra fosil yakıtlı kaynaklar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına dönüşümle ilgili çalışmalar öne çıkmaktadır.
Bu konularda ilgili birçok güzel çalışmalar yapan kuruluşlarımız bulunmaktadır. Bunlardan beni etkileyen proje; Denizli Bozkurt Belediyesinin sulu tarıma geçme ile ilgili yapmış olduğu çalışmadır.
Geçtiğimiz yıl katıldığım bir toplantıda Denizli Bozkurt Belediye Başkanı Birsen Çelik yaptığı sunumda; bölgelerinde sulu tarım yapılsa yılda 3 ürün alabilecekleri fakat enerji fiyatları yüksek olduğunda geleneksek tarımla yılda 1 ürün almakta olduğunu belirterek; Sulu tarıma geçmek için Sulama Kooperatiflerini ve çiftçileri bir araya getirerek arazileri toplulaştırdıklarını, bu toplulaştırdıkları alanı sulamak için kaç kilowatt’lık elektrik motoruna ihtiyaçları olduğunu hesaplamışlar. Bu gücünü belirledikleri elektrik moturunu çalıştırmak gerekli elektrik enerjini de güneş panellerinden sağlamak için hesaplamalarını yaparak projelendirmişler.
Bu projeyi hayata geçirmek için gerekli olan bütçe çalışmasını yapıp Ziraat Bankasından kredi istemişler. Banka bu tür projeler için tanımlanmış bir kaynakları olmamasına rağmen gerekli izinler alınarak 2 yılı ödemesiz 5 yıllık kredi verilmiş. Projenin uygulaması da yapılarak hayata geçirilmiş video kaydı da bizlere izlettirildi.
Böyle önemli bir proje ile; Su Kaynaklarının ve Enerji Kaynaklarının Yönetimi sonucu Gıda Üretiminin artırılmasının sağlanması “Su-Gıda-Enerji” açısından gerçekten başta Sayın Birsen Çelik Başkan olmak üzere birlikte hareket edenlerin büyük bir yönetim başarısıdır.