Anasayfa
Yerli ve Milli Olmak
Fatih Mehmet Moray
01 Ocak 2020

Öncelikle okurlarımızın yeni yılını candan kutlar, 2020 yılının gönüllerinizden ve gönüllerimizden geçenin gerçekleştiği bir yıl olmasını dilerim. Bana gelince: Yeni yılın ülkemizde ve dünyada barışın egemen olduğu, siyasete yalanın karıştırılmadığı, dürüst ve ilkeli bir siyasetin hüküm sürdüğü, Her şeyin yerli ve milli olduğu bir yıl olmasını diliyorum.

Galiba gerçekleşmesi zor dileklerde bulundum. Yalansız siyaset olur mu hiç? Kuşkusuz olmadı bu güne kadar, bundan sonrada sanırım olmayacak. Her şeyin yerli ve milli olduğu nerede görülmüş? Nerede duyulmuş? Duyan, gören, bilen var mı? Sanırım yok. Duyan, bilen, gören varsa beri gelsin.

Son birkaç yıldır siyasete yerli ve milli sözcükleri damgasını vurdu. Vurmaya da devam ediyor, edecek.

Otomobil yapıyoruz: yerli ve milli, gemi, deniz altı yapıyoruz, yerli ve milli, kendi uçağımızı, füze savunma sistemlerimizi yapmaya çalışıyoruz. O da yerli ve milli. Bütün bunları yaparken ya da yapmaya çalışırken Türk Mühendis ve işçisini çalıştırıyoruz. Onlar hepsinden yerli ve milli. Kanal İstanbul projesini gerçekleştirmek için azami çaba harcanıyor: çevresindeki araziler yerli ve milli, Bizim insanımızın kanıyla sulanmış, canıyla satın alınmış. Lakin, Emirlerin, Şeyhlerin analarına, kardeşlerine parsel-parsel satılmış… Eh ne diyelim birilerine göre oda yerli ve milli. 2. Abdülhamit’inyaptırdığı Sigara fabrikası başta olmak üzere Cumhuriyet döneminde yapılan bütün fabrika ve kazanımlarımızı birer-birer, parsel-parsel  Emperyalist güçlere satmak ta yerli ve milli. Sakarya’da üretim yapan tank-palet fabrikasını Sözüm ona “can dostumuz” katarlılara satmak ve katardan uçak hediye almakta yerli ve milli olsa gerektir. Ulusal dış politikası yerine, birilerinin idiolojik dünya görüşüne göre bir dış politika oluşturmak ta yerli ve milli olsa gerektir. Eğitim, sağlık, başta olmak üzere Yeraltı kaynaklarını çıkaracağım diye yer üstü doğal kaynaklarımızı yok etmekte yerli ve milli bir özelleştirmedir. Asgari ücretle çalışarak evlerine bir dilim ekmek götürmenin gayreti içinde bulunanlar, Emeklilik te yaşa takılanları da Ankara’da ki efendilere hatırlatmak gerekir.

Onlarda katıksız yerli ve milli, Yoksa onlar yerli ve milli değiller mi?

Sevgili okurlarım! Hiç kusuruma bakmayın bu kadar “yerli ve milli” tümcesini kullandığım için. Ne yaparsın; Televizyon kanallarında, gazetelerde, sosyal medyada Yerli ve milli, Başınızı sağa çevirdiniz: yerli ve milli, Sola çevirdiniz: yerli ve milli. akşam yatarsın, sabah kalkarsın yerli ve milli…  Keşke eşimin adı yerli, soy adımız da  milli olsaydı. Bu iki sözcüğü duyduğumuz kadar kucaklayıcı, sevecen, birleştirici cümleler duysaydık. Keşke insanlar bir birlerine sevecen yaklaşarak sevgi sözcükleri söyleye bilselerdi. Ne yazık ki! kanaat önderlerinden bu türden tümceleri duyamıyoruz. Ve yine Ne yazık ki! Yerli ve milli sözcükleri de doğru kullanmaktan oldukça uzağız. Siyaset bilimcilere göre Milli: geçmişte yaşamış, bu gün yaşayan ve gelecekte yaşayacak olan siyasal insan topluluklarının bileşkesidir. Bu tanımdan yola çıkarak dedelerimizin, atalarımızın bu ülkeye kazandırdıklarını yok pahasına satmak, ne kadar yerli ve millidir? Kanal İstanbul projesiyle ülkenin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü tehlikeye atarak gelecekteki çocuklarımızın, torunlarımızın bağımsızlıklarını ve yaşamlarını hiçe saymak ne kadar anlamlıdır?

Günümüzde kendi öz kaynaklarınızı kullanarak  %100 bir üretim yapmak belki olası değildir Bu içinde bulunulan dünya düzeninde anlaşılabilir bir şeydir.  Ne var ki uluslar arası dayatmalar karşısında sessiz kalmak özelleştirme adı altında nerede ise tüm kazanımlarımızı bir çırpıda yok etmek acı veriyor bizlere. Çünkü ülke bağımsızlığı söz konusu olduğunda gerisi teferruattır. Yerli ve milli olabilmek için yerli üretim yapmak, yapılan yerli üretimlerin sayısını arttırmak, üretimde dışa bağımlılığı mümkün olan en aza indirmenin yanı sıra ülkenin hem yer üstü, hem de yer altı kaynaklarını ekolojik dengeye zarar vermeksizin işletebilmektir. Yerli ve milli olmak: vatandaşlarına Huzurlu bir gelecek sunmanın yanında onların sosyal refah düzeylerini yükseltmektir. Asgari ücretle yaşayan milyonları aileleriyle birlikte açlık ve sefalete terk etmek değildir. Yerli ve milli olmak: Birleşmiş milletlerin öngördüğü eşit vatandaşlık ilkesini yaşama geçirerek toplumdaki tüm ötekileştirilmiş kesimleri kucaklamaktır. Yerli ve milli olmak: Toplumsal yaşamın her alanında eşit davrana bilmektir.

İşte sırf  bu yüzden gelecekte gerçekten yalanlara dayanmayan yerli ve milli bir siyasal anlayışın oluşacağına dair pek umudum yok.

Ama bir umudum var: Eninde sonunda halk bu gerçeklerle yüzleşecektir.