“Biz, şu eski tüfekler var ya! Hiç çekilecek şeyler değiliz!”
“Her yerde, her şeyi; ‘pat’ diye, söyleriz.
“Becerip, çıkarımıza tek cümle kuramayız.”
“Adamımızı korumak, torpil yapmak nedir, bilmeyiz.”
“Ölsek de doğruyu; yazar, çizer, söyleriz.”
“Dedim ya! Çok çekilmez tipleriz.”
Son günlerde yazdığım kimi yazılarımda benim de “çekilmez” olduğumu söyleyenler var.
Bir kısım dostlar, iyi niyetli; uyarıyorlar, yapma ya! diyorlar.
Partimize zarar verebileceğimi seslendiriyorlar.
O iyi niyetli dostlarıma sesleniyorum:
Sevgili dostlar, ben sizlere Uğur Mumcunun sözlerini anımsatmak istiyorum: “Ben Atatürkçüyüm, ben cumhuriyetçiyim, ben lâikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım, ben insan hakları savunucusuyum, ben terörün karşısındayım, ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Öyleyse; vurun, parçalayın. Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.” Işıklar içinde uyusun! Gerek o, gerek İlhan Selçuk, gerek Mümtaz Soysal, gerek, Doğan Avcıoğlu gibi Cumhuriyetçi devrimci, Kemalist sol aydınlar, vurulan, katledilen onlarca, yüzlerce diğer devrimci demokrat, sol aydınlar, yazar-çizerler kanımıza girdi. Onları da “yoldan çıkaran” Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Rıfat Ilgaz, Can Yücel, H.A.Yücel, Ş.S.Aydemir… gibi eski tüfeklerdi. Acaba onlar da mı partilerine veya ülkelerine zarar verdiler?
Şimdi de ben mi partimize zarar veriyorum? Aksine, destek olmaya çalışıyorum. Çok yanlışlar yapıldı, yapılıyor. Söylediğim şu: Yanlış adayla kazanılacak seçim, seçimi kazanamamaktan daha fazla zarar verir.” Şöyle biraz geri gidelim, Işıklarda uyusun; Deniz Baykal’ın kongrelerde kazandığı her zafer partimize ve Türkiye’ye onulmaz yaralar açmadı mı? Onun zaferleri, biz partililerin yenilgisi olmadı mı?
Bugünlerde de partiye son iki-üç-dört ay içinde eklemlenerek aday yapılan sermaye piyonları, gizli iktidar yanlıları kazansalar da gelecekte; hem beldemize, hem ilçemize, hem ilimize, hem ülkemize, hem de partimize çok zarar verecekler, diyorum. Ben beldemi, ilçemi, ilimi, ülkemi ve partimi, korumaya çalışıyorum. Çünkü beldem, ilçem, ilim, ülkem kutsalımdır. Partim ise; Cumhuriyetimizi kuran partidir. İsmet Paşa’nın, M.K.Atatürk’ün partisidir. Aydınlanma ve Devrimlerin partisidir. Kimsenin babasının çiftliği değildir. Benim de kızıp, bırakıp, bir yerlere gideceğim bir parti değildir.
Sonuna kadar Cumhuriyet!
Sonuna kadar Aydınlanma!
Sonuna kadar Devrimler!
Sonuna kadar Lâiklik!
Sonuna kadar Kemalizm…