2023 6 Şubat ‘dan 2024 6 Şubat’a ne değişti dersiniz? Şehirlerden birinde bir duvarda ‘’Eksik Anlatmışlar Fazlasını Yaşadık! Hiç Geçmedi ‘’ diye yazıyordu..
Geride kalanların ağzından dökülen cümlelere kulak verelim mi?
‘’Evlat kokusu diye bir şey var ya, kokuları üstlerindeydi üçüne sarıldım ve o an.. o an.. o an..’’
‘’Eve taşındık doğalgazı vardı. Sobadan kurtulmuştuk ama bilemedik o evin mezarımız olacağını. Annem ve babam emeklerini verdiler yıllarca en sonunda canlarını da‘’
‘’İnsanlar acılarımız geçti normal hayata döndüğümüzü zannetmesinler. ‘’
‘’Çok öfkeliyim 48 saat içerisinde o bedenler enkazın altından çıkarılamaz mıydı 6 gün 6 gün sonra bana battaniyeye sarılı 6 günlük ceset verdiler elime üç tane… Babam 90 kiloydu 150 kilo olmuştu ellerini tutamadım her yeri şişmişti… Annem tutabileceğim eli bile kalmamıştı… Ve neredeydiler
Ben avazım çıktığı kadar bağırdım sokaklarda yardım edin yardım edin diye… Neredeydiler vinç getiremedim, iş makinesi getiremedim ellerimle kazdım tuzla buz olmuş moloz yığınını 15 ölü beden çıkardım neredeydiler? Bana bunun açıklamasını biri yapabilir mi? Benim ailemi Ordu ilinden kalkıp gelen insanlar çıkardı enkazın altından Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanlar yardım ettiler AFAD ekibi değil, Devlet neredeydi?
Kulak versek daha nice birbirine benzer acılar, tarif edilemez duygular. Hikayeler, neler neler var... Yüreğim kaldırmıyor ve göz yaşlarımda boğuluyorum boğazımda bir düğüm diyorum ki;
Öte diyarlarda bir yerler var, medeniyetlerin sallandığı toprağa gömüldüğü enkazlar altında kaldığı ,sokakları bomboş, ıssız, kimsesiz, duvarlarına ‘’bekle bizi Hatay umudunu kaybetme döneceğiz‘’ yazıları olan virane olmuş mahalleler var köyler var, bir yıldır yaraların sarılmadığı, insanlarının konteynerlerde kaldığı elektrik sobasını bile soğukta açamayıp çok elektrik faturası geliyor ödeyemiyoruz dediği kendisiyle ve imkansızlıklarıyla baş başa bırakılmış çaresiz bekleyişte olan, gidenlerinin kalanlarını yarım bıraktığı , kalanlarının yarım kalmışlıklarıyla yaşamına devam etmeye çalıştığı insanlar var.. Ölü ya da diri kayıplarının ardından devlet babasına kızgın iktidara kızgın muhalefetine kızgın siyasetiniz batsın diyen haklı yüzbinler milyonlar var..
Yasa boğulmuştu halk, insanlar meseleyi anlayamamıştı kavrayamamıştı bu kadar büyük bir felaket karşısında kelimeler yetmemişti büyük tabloyu anlatmaya Ben sadece ‘’ YIKILDIK EY HALKIM ‘’ diyebildim… ‘’ Sussam gönül razı değil, söylesem tesiri yok ‘’ demişti alimin biri.
Biz de hal bırakmadılar kime ne söyleyecek kime şikayet edeceksin?
6 Şubat 2024’de geldiğimizde ne duyduk?
‘’Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antakya Spor Salonu'nda düzenlenen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hatay İlçe Belediye Başkan Tanıtım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "Merkezi yönetimle yerel yönetim el ele vermezse, dayanışma halinde olmazsa o şehre herhangi bir şey gelmez. Hatay'a geldi mi? Şu anda Hatay garip kaldı, mahzun kaldı" dedi…
Ben daha net bir tablo çizeyim mi sizlere, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu söylemine karşılık Deprem bölgesinin siyasi haritası sekiz il AKP 2 İL CHP BİR İL KAYYUM
Hadi diyelim Hatay gariban kaldı, Adıyaman ne eylesin, Maraş ne eylesin hele Antep ne eylesin?
Artık iktidarı eleştirmenin bile zaman kaybı olduğunu düşünenlerdenim. Anlayamadığım ve anlaşamadığımız bir güruhla son hızla yükselmeye devam ediyorlar ve muhtemeldir yerel seçimlerde zirveye çıkacaklardır muhalefetin bu saçma politikaları yüzünden...
Kendini bilenlerin de aklında olan altı soruyu sormak istiyorum:
Umutlar tükenir zamanlı zamansız sonra bir sebep buluruz mücadeleci ruhumuza yakışır. Bir düşer bir kalkarız ömür duvarından tuğlalar eksiltiriz düşünmeyiz sonrası ne olacak karar geçeriz ancak kaybettikten sonra aklımızı başımıza getiririz…
Ve aklıma bestesi Tuncay Akdoğan’a ait, Sözlerini yazan muammadır ama onu da Tuncay Akdoğan’a ait der bazıları, ‘’Ağla Sevgili Yurdum Ağla‘’ dizeleri geldi aklıma. Bazen duyguları en iyi ifade eden şarkılar, türküler, farklı kültürlere ait ezgilerdir diyorum ve sizinle de paylaşmak istiyorum:
Güneşin altında donan bir çiçek gibi
Kar altında alev ateş yanan bir kuş gibi
Denizler ortasında çöle düşmüş bir ülkesin
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Doğumsuz bir toprak, ışıksız yaprak gibi
Sazımdan dökülen acı türküler gibi
Aşkım, sevgim ve hüzünlü yoldaşlarım gibi
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Bilirim, her karanlık aydınlığa çıkmaz
Toprağında gözlerimin ırmağı kurumaz
Seni kör sevdalarla ateşlere yakan olmaz
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Nasırlı taş yüreklerin kör sevdasına
Özgürlük adına yaptığın sunaklara
Sevgilere öfkeyle sarılan çocuklarına
Ağla, sevgili yurdum, ağla
Gün gelir dört yanın nefrete boğulursa
Güllerin, göllerin, dağların ayrılırsa
Aşkımız, sevgimiz seni yalnız bırakırsa
Ağla, sevgili yurdum, ağla