Anasayfa
GEÇMİŞ VE BUGÜN
Mehmet Ataman
03 Subat 2024

Seçim süreci manen yordu.

Mevcut karmaşa içinde bunaldım, geçmişe yolculuk yapayım dedim:

Ülkemizin yakın tarihinde bizler, az rastlanır bir kuşaktık. Ancak farklıydık, içtendik, samimiydik.

Arkadaşlığın, dostluğun, kardeşliğin hakkını verenlerdendik.

Ağzımızdan çıkanı bilir, sonuna dek ardında dururduk. İnsanı sadece insan olduğundan severdik.

Bütün insanlığı kardeş bellemiştik. Gözümüzde en yüce değer emekti.

Üretimi sevenlerdik ancak makam, para, mal-mülk umurumuzda değildi.

Aynaya bakmasını bilenlerdendik. Aynıydı görünen yüzümüzle görünmeyen yüzümüz.

Karşı tarafı sorgulamadan önce kendimizi sorgulardık. Acıma duygumuz üst düzeydeydi. Sadece kendimize karşı acımasızdık.

İnanmıştık, çok okuyandık, çantamızda mutlaka bir kitap veya bir dergi bulunurdu. İdeolojimizi hiçbir şeyin aracı yapmazdık.

Girip çıktığımız örgütümüzde (dernek, sendika, parti) sevgilimizle bile görüşmekten kaçınırdık. Çünkü örgütü kişisel ilişkilerimizin aracı yapmaktan hoşlanmazdık.

Tek hesabımız vardı. Toplumsal kalkınma, yurdumuzun geleceği, bütün insanlığın mutluluğu.

Kendi kişisel çıkarlarımız hiç aklımıza gelmezdi. Onurumuza düşkündük. El etek öpmezdik.

Biz altmış sekiz kuşağını utandırmaktan sakınan, o kuşağa lâyık olmaya çalışan yetmiş sekiz kuşağıydık.

Değerlerimiz vardı. İlkelerimiz vardı. Hiç ödün vermeden mücadele edenlerdik. Ekmeğini bölüşmesini bilenlerdendik. Sonuna dek bağlı olduğumuz ideallerimiz vardı. Gözü kara bir şekilde en önde yürürdük.

Ölsek de yalan nedir bilmezdik. Ne kadar zorda kalsak arkadaşlarımızı ele vermezdik. Ne söylememiz gerekirse dostumuzun yüzüne söylerdik. Çıkarımız için tek cümle kurmazdık. Yaranma nedir bilmezdik.

İnanmadığımız hiçbir şeye; “evet” demezdik. Merttik, merhametliydik. Sevdik mi ölümüne severdik!

Ne oldu bize? Neslimiz mi tükendi? Biz mi dönüştük? Yoksa sistem bizi de mi satın aldı?

Ne kadar kaldık bilemiyorum. Yoksa tamamen tükendik mi? Ona da yanıtım yok. Ancak şunu söyleyebilirim: Bu seçim süreci gösterdi ki; eskilerden eser yok. Tonlarca rezillik. İnsan utanıyor.

Biz var mıyız? Varsak; “O eski biz miyiz?” Bu çıkarcılara, üçkâğıtçılara, bencillere, talancılara benzeşen “altmış sekizliler, yetmiş sekizliler,” bizler miyiz?

Bizlersek eğer, çürümeye başladık biz de! Değerlerimizi, ilkelerimizi, ideallerimizi de beraber çürütmeye başladık. Zoruma gidiyor tüm bunlar. Zor geliyor yaşamak!

Bilemiyorum; Kime acımalı? “Kendimize mi? Toplumumuza mı? İnsanlığa mı? Yoksa tümüne birden mi?”