Sevgili dostlar. Türkçe'de bir güzel deyim vardır. "Bekara karı boşamak kolay" derler. Doğrudur da ama Türkiye'de öyle bir dönem geldik ki bekara karı boşamanın kolay olmasından vazgeçtik. Bekara yaşamak nerdeyse haram edildi. Bunu son örneğini ise Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ)'nun ekim ayı açlık yoksulluk araştırmasında gördük. Araştırmaya göre açlık sınırı 13.684 TL'ye yoksulluk sınırı 44 bin 573 TL'ye çıktı. Bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 17 bin 803 TL olurken, yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 84,29 ile altı ayın zirvesine çıktı. Türk-İş'in ekim ayına ilişkin araştırması açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki makasın arttığına işaret ederken, gıda enflasyonundaki yükseliş ivmesi de sürdü.
Açlık sınırı makası açılıyor
Türk-İş araştırmasına göre; Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı ya da bilinen adıyla açlık sınırı 13 bin 684 TL’ye yükseldi. Böylelikle açlık sınırı ile asgari ücret arasındaki makas da 2 bin 282 TL'ye çıktı. Aynı araştırmaya göre gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarını yansıtan yoksulluk sınırı da 44 bin 573 TL çıktı. Araştırmaya göre, bekâr bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ de aylık 17 bin 803 TL oldu.
Gıdada enflasyon zirvede
Araştırmada enflasyon göstergelerinde de artış izlendi. Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin “gıda için” yapması gereken asgari harcama tutarındaki artış ekimde bir önceki aya göre yüzde 2,62 oldu. 10 aylık değişim oranı ise yüzde 68,30 olarak tespit edildi. Son 12 ay itibariyle değişim oranı yüzde 84,29 oldu. On iki aylık ortalamalara göre değişim oranı ise yüzde 99,96 olarak hesaplandı. Süt ve peynir fiyatları geçen ayki seviyesini korurken, yoğurt fiyatları ekim ayında yüzde 11 arttı. Ankara’da yerel marketlerinden pek çoğunda dana kıyma ortalama 332 TL’den, dana kuşbaşı ise ortalama 369 TL’den satıldı.
Türkiye’de 38 aydır artıyor
FAO verilerine göre, dünya gıda fiyatları ekimde Mart 2021'den bu yana en düşük seviyeye geriledi. TÜİK'in açıkladığı enflasyon verisi ise, Türkiye'deki gıda fiyatlarının Ağustos 2020’den bu yana aralıksız arttığını ortaya koydu. Küresel gıda fiyatları 2,5 yılın dibinde, Türkiye’de ise 38 aydır aralıksız artıyor Dünya gıda fiyatları ekim ayında şeker, tahıl, bitkisel yağlar ve et fiyatlarındaki düşüşlerin etkisiyle Mart 2021’den bu yana en düşük seviyeye geriledi.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi eylül ayındaki 121,3 seviyesinden ekim ayında 120,6 seviyesine düştü. Böylece endeks, bir önceki aya göre yüzde 0,5, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 10,9 gerilemiş oldu. Yükselen tek endeks ise süt ürünleri endeksi oldu.
Tahıl et yağ fiyatları düştü ama
FAO Tahıl Fiyat Endeksi bir önceki aya göre yüzde 1 geriledi. Uluslararası pirinç fiyatlarının yüzde 2, buğday fiyatlarının ise ABD’deki güçlü arz nedeniyle yüzde 1,9 düştüğü belirtildi. Ekim ayındaki düşüşün ise, esas olarak Brezilya’daki güçlü üretim hızından kaynaklandığı belirtildi. Ancak gelecek yıla ilişkin endişeler bu düşüşü sınırladı.FAO Et Fiyat Endeksi aynı dönemde yüzde 0,6 geriledi. FAO Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, mevsimsel olarak yüksek üretim ve azalan küresel ithalat talebi nedeniyle ekimde aylık bazda yüzde 0,7 düştü. FAO Şeker Fiyat Endeksi yüzde 2,2 geriledi ancak bir önceki yılın aynı seviyesinin yüzde 46,6 üzerinde kaldı. Ekim ayındaki düşüş esas olarak Brezilya’daki güçlü üretim hızından kaynaklandı, ancak önümüzdeki yıl daha sıkı küresel arz görünümüne ilişkin endişeler bu düşüşü sınırladı.
Türkiye yükselişte sınır tanımıyor
Öte yandan, küresel gıda fiyatları düşmeye devam ederken Türkiye’de ise sürekli artıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2023 Ekim ayı enflasyon verisine göre, gıda enflasyonu yıllık yüzde 72, aylık yüzde 3,20 olarak gerçekleşti. Bu da, Türkiye'deki gıda fiyatlarının Ağustos 2020'den bu yana geçen 38 aydır aralıksız artması anlamına geliyor. Ayrıca, TÜFE'deki artış serisi ekim itibarıyla 58. aya taşındı. Yani Türkiye’de gıda fiyatlarının yanı sıra tüketici fiyatları da 58 aydır aralıksız artıyor.
Yoksulun enflasyonu yüzde 113
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), en yoksul yüzde 20’lik gelir grubunda gıda enflasyonunun yüzde 113 olduğunu açıkladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayı tüketici enflasyonunu açıkladı. TÜFE'deki değişim 2023 Ekim'de bir önceki aya göre yüzde 3,43, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 54,26, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 55 ve bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 61,36 oldu. Sadece dört aylık tüketici enflasyonu ise yüzde 29,4 oldu. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), enflasyon verilerinin ardından yaptığı açıklamada “TÜİK, Ekim 2023 döneminde gıda enflasyonunu yüzde 71,99 olarak açıkladı. Ancak bu enflasyon halkın hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan oldukça uzak bir oran” dedi. Açıklamada ayrıca TÜİK’in Haziran 2022’de madde sepeti fiyat listesini açıklamaktan vazgeçmesi üzerine DİSK’in TÜİK’e karşı açtığı davaya rağmen madde sepeti verilerinin hâlâ yayımlanmadığına da değinildi. ‘Resmi ortalama enflasyon oranları düşük gelirlilerin, emekçilerin günlük yaşamda karşılaştığı ve hissettiği oranlar değildir’ denilen açıklamada DİSK-AR’ın araştırmasına ait verilere yer verildi. DİSK-AR verilerine göre gıda enflasyonu ortalama yüzde 72 olarak gerçekleşirken emeklilerde gıda enflasyonu yüzde 88,4 oldu. Üçüncü yüzde 20'lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 82,1 olurken, düşük gelirli ikinci yüzde 20'lik grubun gıda enflasyonu yüzde 94,1 ve en yoksul yüzde 20'lik gelir grubun gıda enflasyonu ise yüzde 113 olarak gerçekleşti. Dördüncü (yüksek) yüzde 20'lik gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 68,8 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu ise yüzde 52,4 oldu.
Böylece en yoksul gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 113 olurken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yüzde 52,4 oranında kaldı. Açıklamada “Bu durum enflasyonun gelir gruplarına, farklı toplumsal kesim ve sınıflara göre önemli ölçüde farklı hissedildiğini ortaya koyuyor” ifadelerine yer verildi. 2005 ve 2023 verilerinin karşılaştırıldığı açıklamada son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki farkın açılmaya başladığı belirtilerek şunlar kaydedildi:
* 2005 yılında 120 olan TÜFE endeksi, Ekim 2023'te 1.749'a yükseldi. 2005'te 113 olan gıda fiyatları endeksi ise 2023'te 2 bin 484'e yükseldi. Böylece TÜFE 2003'ten bu yana 17,5 ve 2005'ten bu yanda 14,6 kat; gıda fiyatları ise 2003'ten bu yana 25 kat ve 2005'ten bu yana 22 kat arttı.
* 2005'te yüzde 5,8 olan yıllık enflasyon oranı 2023'te yüzde 61,4 oldu. 2005'te yüzde 3,8 olan yıllık gıda enflasyonu ise 2023'te yüzde 72'ye yükseldi.
* Öte yandan son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. Ekim 2005'te TÜFE'den 7 puan eksik olan gıda fiyatları endeksi Ekim 2023'te TÜFE'nin 935 puan üstüne çıktı.
AKP çocukları koruyamıyor
KYK yurdunda hayatını kaybeden Zeren’in babasının, “Devlet benim çocuğuma bakamadı” sözleri, Türkiye’deki çocukların AKP döneminde yaşadıklarına ayna tuttu. İntihar ve çocukların ölümü AKP dönemine damga vurdu. ‘Kimsesizlerin kimsesi’ olma iddiasıyla kurulan Cumhuriyet yüzüncü yılını geride bıraktı. Ancak çocuklara ve gençlere yönelik hemen her resmi veri, devletin bu iddianın ne kadar altında kaldığını ortaya koydu.
Aydın’da KYK Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda arıza yapan asansörde yaşamını yitiren 22 yaşındaki Zeren Ertaş’ın babasının sözleri, Türkiye’nin gündemine damgasını vurdu. Baba Ertaş, çocuğunu ölüme götüren ihmallere tepki göstererek, “Çocuğumu ilk defa devlete emanet ettim ama devlet benim çocuğuma 20-25 gün bakamadı” dedi. Ertaş’ın sözleri, AKP iktidarında çocukların içinde bulunduğu durumu adeta özetledi. 2002-2023 döneminde Türkiye’de onlarca çocuk iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken kamucu politikaların göz ardı edilmesi nedeniyle yüz binlerce çocuk tarikatların eline teslim edildi. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na, Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na kadar, çocuklara temas eden her icracı bakanlığın raporu, “Çocukların korunamadığının” itirafı niteliğinde.
Çalıştırılan çocuklar
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verileri, sokakta çalıştırılan çocuklara yönelik çarpıcı tabloyu gözler önüne serdi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı mobil ekipler, sokakta çalıştırıldığı tespit edilen çocuklara yönelik 2022 yılında tarama çalışması yaptı. Bakanlığın verilerine göre, 2022 yılında toplam 3 bin 552 çocuğun sokakta dilendirildiği belirlendi. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın çalışması ise tablonun daha da çarpıcı olduğunu ortaya koydu. Çocuk işçiliği ile mücadele kapsamında 2022 yılında ulaşılan çocuk sayısının 28 bin 21 olduğu bildirildi. Henüz çocuk yaşta olan ancak çalışmak zorunda bırakıldığı tespit edilen çocuk sayısının Ekim-Aralık döneminde arttığı dikkati çekti. Bakanlık, çocuk işçiliği ile mücadele kapsamında tespit edilen çocuk sayısının yılında son dört ayında artmasının nedenini, “Mevsimlik tarım işçiliği” olarak açıkladı. Türkiye’nin kanayan yarası çocuk işçiliği ile mücadeledeki zafiyeti ortaya koyan veriler kapsamında iki yalnızca iki bakanlığın ulaştığı çocuk işçi sayısı toplamı ise 31 bin 573 oldu.
İŞKUR kapısındalar
Yoksulluğun çocuklar ve gençler üzerindeki etkisi İŞKUR verileri ile somutlaştı.
Buna göre, 15-19 yaş grubundaki 114 bin 599 çocuk ve gencin İŞKUR'a kayıtlı işsiz olduğu belirtildi. 2023 yılının Ocak-Eylül döneminde 21’i 14 yaş ve altında, 23’ü 15-17 yaş aralığında olmak üzere 44 çocuk ya da genç çalışırken hayatını kaybetti.
Aileden koparılma riski
Türkiye'de yoksulluğu giderek derinleştiren iktidarın ekonomi politikası nedeniyle aileler çocuklarına bakamaz duruma getirildi. Ailesinin yanında bakımı sağlanamayan ve “Yaşamlarını en düşük seviyede dahi sürdürmekte güçlük çeken çocukların” sayısı çarpıcı boyutlara ulaştı. Bu kapsamda 2020 yılında 129 bin 422 çocuk sayısı 2022'de 157 bin 248’e, 2023'ün Ocak-Haziran döneminde ise 168 bine fırladı.
Korunamayan çocuklar
Ekonomik sorun yaşayan ya da yaşamını yitiren ailelerin yanından, “Koruma altına” alınan çocukların başlarına gelenler de Türkiye'yi yasa boğdu. İstanbul’da yaşayan Eda Nur Kanıdinç, bakamadığı gerekçesiyle üç buçuk yaşındaki Adnan Berk ve bir buçuk yaşındaki kardeşi Efrin Kanıdinç’i Bahçelievler Çocuk Esirgeme Kurumu yurduna teslim etti. Çocuklarını görmek için sürekli yurda giden anne Eda Nur Kanıdinç geçtiğimiz haftalarda çocuklarının vücutlarında morluklar gördüğünü iddia etse de çocuklarını geri almak isteyen kadın, yeterlilikleri yerine getiremedi. 28 Ağustos’ta rahatsızlanan Berk, hastaneye kaldırılarak tedaviye alınsa da yaşamını yitirdi. Sakarya'daki bir yetiştirme yurdunda kalan 15 yaşındaki İlayda T, psikolojik sorunlar nedeniyle götürüldüğü İstanbul'daki klinik tarafından kabul edilmeyince, 27 Ağustos günü Sakarya Eğitim Araştırma Hastanesi'ne götürülürken Kocaeli'nin Körfez ilçesinde TEM geçişinde iddiaya göre, "Ambulanstan atlayarak" öldü. Bursa'da bir inşaatta yine 27 Ağustos’ta 17 yaşındaki Yasemin Cemre İ'nin cansız bedeni bulundu. Çocuğun Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na bağlı bir kuruluşta koruma altında olduğu ancak kuruluştan izinli olarak çıktıktan sonra bir daha dönmediği bilgisi bizzat bakanlık tarafından açıklandı.
Ve intiharlar
Çanakkale Kerime Sultan KYK Erkek Öğrenci Yurdu’nda bir öğrencinin gece saatlerinde hayatını kaybettiği haberi geldi. Öğrencinin kendisini beşinci kattan merdiven boşluğuna bıraktığı ileri sürüldü. Ekim ayında ise Eskişehir Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi S.N.R, kaldığı Kredi Yurtlar Kurumu (KYK) yurdunda yaşamına son verdi. S.N.R’nin ölümünden bir hafta önce yine Eskişehir'de R.A. isimli öğrenci yaşamını sonlandırdı. R.A’nın cebinden çıkan nottan ekonomik sorunlar yaşadığı öğrenildi.