Anasayfa
BU TOPRAKLARDA KADINLARIN UYANIŞI GÜNEŞİ DOĞURUR..
İnci Kaya
08 Mart 2023

Kadın anadır, bacıdır, yardır, umuttur, sevdadır, bolluğun bereketin temsilidir.

Dünya Emekçi Kadınlar Günü ne dair bildiklerimizi hatırlayalım mı?

8 Mart 1857..

ABD’nin New York kentinde bir dokuma fabrikası… Çok ağır çalışma koşulları, çok uzun iş günleri ve buna karşın çok düşük ücretler. Koşulların her geçen gün daha da dayanılmaz hale gelmesi, kadın işçilerin artık tahammül sınırlarını zorlamaya başlamıştır. Greve çıkma kararı alan kadınlar, taleplerini de açıklamışlardı: ’’Daha iyi koşullarda çalışmak, 16 saatlik iş gününün 10 saate indirilmesi, insanlık dışı çalışma koşullarının düzeltilmesi,ücretlerin yükseltilmesi kadın işçilerin eşit haklara sahip olması."

40.000 dokuma işçisi bu taleplerle grevlere başlamışlardı. Bir tekstil fabrikasında grev esnasında polis işçilere saldırır ve onları fabrikaya kilitlemesinin ardından çıkan yangında , işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda çoğu kadın 120 kadın işçi can verir.

Bu olaydan 53 sene sonra 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen 2.Enternasyonele bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihinde tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirir ve öneri oybirliğiyle kabul edilir.

Ancak 25 Mart 1911 yılında çok büyük bir trajedi daha yaşanacaktır. New York Triangle Gömlek Fabrikası’nda çıkan yangında çoğu  çocuk yaşta 148 kadın işçi daha öldü.Bu olay Amerika da çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir yere sahip oldu. Bu fabrikada haftada 60 ile 72 saatlik mesai karşısında aldıkları 6 – 7  dolar ücret karşılığında çalışan, çoğunlukla çocuk sayılabilecek yaştaki yaklaşık beş yüz kadın işçinin yaklaşık üçte bire yakını yangında hayatını kaybetmiştir.

‘’Triangle Shirtwaist’’ yani gömlek dikim fabrikası,1909 da ABD konfeksiyon sanayinin neredeyse tamamını kapsayan ve bazı işyerlerinde 4 ay kadar süren bir genel grevin bu fabrikada başlamış olması nedeniyle yangın öncesinde de gündemde yer etmiş ve tanınan bir isim olmuş. Bu fabrikada 25 Mart 1911 günü öğleden sonra sebebi kesin olarak belirlenememiş bir nedenle sekizinci katta başlayan yangında üst katlarda çalışanlar, çatıya çıkıp yandaki binaya geçerek, fabrikayı güvenli bir şekilde terk edebilmiş. Bazı kaynaklarda yangın başladığında binada bulunan fabrika sahipleri Max Blanck ve Isaac Harris ilk kaçanlar arasında olduğu yazılmakta. Ancak dokuzuncu kat işçileri durumu fark ettiklerinde katın iki çıkış kapısından birinin duman ve alevlerden dolayı  bloke olmuş durumda , diğerinin ise kilitli olduğunu görürler. Yangın söndürme hortumlarının çalışmaması, itfaiyeye zamanında haber verilmemesi ,yangın çıkışının kilitli olması ,fabrika binası içinde ulaşımın daha çok asansöre bağımlı olması ve asansörün ilk seferinden sonra halatlarının yangın sebebiyle koparak yangın katına ulaşımın sağlanamaması gibi daha çok ihmalden kaynaklanan sebeple içeride sıkışıp kalan işçilerin kurtulmak için  bir şansı olmamış..

Ölen işçi kadınların 62 si alevlerin karşısında dayanamayarak pencerelerden atlamayı tercih etmiş ve hayatını böyle kaybetmiş  yüz kadar işçi ise bina içinde yanarak can vermiştir.

Bu acı olayda unutulmaz bir trajedi olarak tarihe damgasını vurmuştur.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911 de Almanya ve İsviçre de anıldı. Anmaların 8 Mart olarak değiştirilmesine ise 1921 de  Moskova da düzenlenen 3.Uluslararası Kadınlar Konferansında karar verildi.

ABD de ise 1960‘lı yıllarda anılmaya başlandı. Birleşmiş Milletler 66 yıl sonra 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü  olarak kabul etti.

Türkiye’de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında iki  kız kardeş Rahime Selimova ve Cemile Nuşirvanova‘nın girişimi ile gerçekleşmiştir.

Tüm bun yaşanan acı olaylardan sonra günümüze geldiğimizde çok büyük köklü değişiklikler yapılmış mı? çalışma koşulları değişmiş mi ya da iyileştirilmiş mi ? hala elle tutulur bir uygulama maalesef yoktur.

Biline bir gerçek vardır "Kadın özgürleştikçe toplum özgürleşir , toplum özgürleştikçe hayat güzelleşir."

Bu vesile ile tüm zorluklara, baskılara, duygusal ve fiziksel şiddete karşı direnen, iş hayatında, ev hayatında, sosyal çevrenin her alanında, stk (sivil toplum kuruluşları)  da  yılmadan mücadele eden

İnsanlık adına farkındalık yaratmaya çalışan tüm kadınlarımızın yüreğinden öpüyor sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Bu günü kutlanma için bir araç olarak kabul gören zihniyetlere, kutlamalardan ziyade anma günü olarak belirlenmesi ve bilinçlendirilmesi konusunda  dikkatlerinizi çekmek istiyorum.