Öyle insanlar vardır ki, zamanın ötesine taşınır izleri; öyle lisanlar vardır ki, çağlar aşar sesleri. Hem bizim gibidirler, hem aykırı… Hem sıradandırlar, hem de bir o kadar sıra dışı. Bizden öte, bizden ziyade… İçimizin en aşina, en çocuk yanına bağdaş kurar varlıkları; bir anne şefkati, bir baba nasihati gibi… Bir mutluluk reçetesi, bin renge bürünmüş hüzün cümbüşü gibi. “Renkler olmasaydı, yaşanmazdı bu dünyada.” Bir gün bedenleri toprak olsa da, ruhları asılı kalır işte yediden yetmişe miras diye.
Sana olan özlemim nasıl sığsın satırlara? Hatırı sayılır günler geçti gidişinin ardından; dile kolay, kalbe zor; tam yirmi dört yıl… Sayısız çocuk, adam oldu; baba oldu, anne oldu; benim gibi. Niceleri de seni annelerinden, babalarından dinledi; görmeden sevdi; oğlum gibi. Hala Pazar günleri bizim evde, “Adam Olacak Çocuk” izleniyor. Seni örnek alan, şarkılarınla büyüyen bir çocuk daha, binlercesi gibi… Gözlerimizde yaş, kalbimizde sızı… Unutmadık seni ve hala yazmak istiyoruz: Barış MANÇO Moda 81300 İstanbul… Gel gör ki; heyhat!..
Biliyor musun Barış abi, oğlum hiç ninnilerle uyumadı; elinden tutup, ona hep senin şarkılarını söyledik; “Arkadaşım eş, arkadaşım şek, arkadaşım eşek.” Bir flaş belleğe yükledik şarkılarını, nerdeyse tümünü ezberledi; elinde oyuncak gitarı, dilinde Barış MANÇO şarkıları… Adam olacak çocuk, büyümeye çalışıyor hızla. Büyürken de senden çok şey öğreniyor bizler gibi: Arabanın önüne binmemeyi, günde iki kez diş fırçalamanın gerekliliğini, her yemeğin onu büyüteceğini, hayvan sevgisini, Mevlânâ’yı… Çocuğum senin şarkılarınla büyürken, biz öyle mutlu ve gururluyuz ki… Çünkü eşim de ben de bunu hayal etmiştik hep; günün birinde bir çocuğumuz olursa Barış MANÇO şarkılarıyla büyüteceğiz, diye birbirimize söz vermiştik. Zaten bizim sevgimize de şahit değil miydi bu büyülü ve çok renkli şarkılar? ben eşimin Gül Bebeği, Bal Sultan’ıydım; o da benim Süleyman’ımdı. Sözün özü, sen hayatımızın her anına dokunan büyük usta… Halâ bizimlesin, bizim Barış abimizsin. Ve hala seni dinleyen bir avuç dostun var burada.
Sana ne demeli bilmem ki? Ozan, sanatçı, filozof, halk adamı, öğretmen, gönül elçisi, seyyah… Hepimizin çocuklarına abi, baba… En çok da insanlığa yakın bir insanoğlu, manevî değerleri haykıran usta bir kalem… İki sıradan tümceyi yan yana getirdiğinde sanatçı, etiketini alan yeni yetmeleri gördükçe ne çok hayıflanıyorum. Ve işte o anlarda “Müsaadenizle çocuklar” deyip, sıranın sana gelmesini bekliyorum. Sanatçı, üretene, ürettikleriyle toplumda yer edinene, halka ve hakka yakın durana denmez mi? Ön görülerinle, bizi eğiten, ehlileştiren, büyüten, ruhumuzu besleyen sözlerin ve öğretilerinle nesilden nesile aktarılan gerçekliğinle nasıl da Âşık Veysel’sin, Fatih’sin, Sinan’sın! Bir ayağın ülke topraklarında, bir ayağın dünya… Ünü ülkeyi aşmış, evrenden taşmış evrensel bir kahraman… Keşke Japonya’da yıllar önce dilediğin gerçek olabilseydi de, 2023’te yine o topraklarda cumhuriyetimizin 100. Yılında 2023 adlı cumhuriyetin yüzüncü yılına ithaf ettiğin şarkıyı söyleyebilseydin yine yeniden!.. O günkü gibi tüm Japonya ayakta alkışlasaydı seni ve tüm Türkiye gurur duysaydık seninle. Ama “Ölüm Allah’ın emri” işte, birde “ayrılık olmasaydı.”
Senin yaşadığın çağa yaşamımın denk düşmesi, şarkılarınla yaş alıp, yaşayıp, sevdaya dalıp, mutluluğa dolanıp, umuda boyanıp, çocukluğa kanıp, yol alıp, yol aldıkça kök salıp seni anlamak!.. Kendi özümden, sözümden devşirip de seni balama anlatmak; senin gibi yüce bir değerle onu tanıştırmak!.. Kaç kişiye nasip olur bilmem ama… Şükür ki, nasip oldu bana!.. Seni bilen, belki de evladına bildirecek olan; seninle yaşama dokunup, yaşamı ilmek ilmek şarkılarınla dokuyup, iyi bir öğrencin olamaya çabalayan, evimize sesini dolduran ve hatta evimizin her metrekaresinde küçücük ayaklarıyla “Ben küçük Barış MANÇO’YUM.” Diye gezinen, minnacık bedeninde kocaman bir yürek taşıyan, o yüreğe bin avuç dolusu Barış MANÇO sevgisi sığdıran yüce gönüllü oğluma, Ahmet Süha’ma, tüm Barış severlere ne mutlu! Evlerde tınıların çaldıkça, dilimizde adın var oldukça, çocuklarımızın kalbinde sevgin yaşadıkça… Kısacası dünya döndükçe sevgin ebedî; gök kubbedeki o hoş Sedân baki!.. Adam olacak çocuklar hiç seni unutur mu? Aşk olsun, şarkı olsun, her yer çocuk dolsun en önemlisi de dünyaya barış, Barış’lar egemen olsun Barış abi!.. “Unutmayalım ki dünya fani” sen de unutma ki: “Can bedenden çıkmadıkça” biz de unutmayacağız seni.