Anasayfa
VERDİNGKİNDER ( Sözleşmeli Çocuk )
İnci Kaya
22 Kasim 2022

İsviçre‘de, çoğunlukla yoksulluk nedeniyle veya ahlaki nedenlerle (annenin evli olmaması, çok yoksul olması), Yeniş Kökenli (Ağırlıklı olarak başta Almanya , Avusturya, İsviçre, Hollanda, Fransa ve Belçika’da yaşayan Yeniş dili konuşan Avrupa’da Romanlar ve Sinti’lerden sonraki  üçüncü büyük göçebe topluluğu oluşturan bir etnik yapı.) Ebeveynlerinden alınan ve genellikle ucuz iş gücüne ihtiyaç duyan yoksul çiftçiler olan yeni ailelerin yanında yaşamaya gönderilen çocuklardı. Yetişkinliğe eriştikten sonra ya da öncesinde bu çocukların çoğu, yanlarına bırakıldıkları aileleri tarafından ciddi şekilde kötü muamale gördüklerini, ihmal, dayak ve diğer fiziksel ve psikolojik istismara maruz kaldıklarını açıklamaya başlamışlardır.

Verdingkinder uygulaması İsviçre’de 1960’lara kadar yaygın olarak uygulandığı bir çok araştırmalar sonucunda ortaya konulmuştur. Aslında bir çoğumuzun izlediği, bildiği Heidi çizgi filmi sayesinde şahit olduğu bir kavram verdingkinder. Çıplak ayaklı olmalarıyla tanınan bu çocuklar bir bakıma İsviçre’nin karanlık geçmişi denilebilecek bir durumdur. Ortak geçmişlere ve özelliklere sahip bu çocuklar özetle;

Boşanan ailelerin çocukları olmaları, yoksul ailelerin çocukların olmaları, yetim veye öksüz çocuk olmaları, anne veya babası cezaevine girmiş çocuklar olmaları, suç işlemiş çocuklar olmaları.

Toplum tarafından dışlanmış bu çocukların kilise önderliğinde evlere yerleştirilmeleri halk tarafından vicdani bir yardım olarak görülmüş hatta bu çocuklara “Kurtarılmış Çocuklar’’ niteliğinde bakılmıştır.

Uygulamayı kilise yürüttüğü için de çocukların bu şekilde ailelere verilmesi, çalıştırılması sorgulanmamış, tartışmaya açılsa dahi din uygulamalarına karşı bir eylemmiş gibi görülmüştür. Bu kısmı sizde de günümüzde son zamanlarda ülkemizin belli başlı illerinde çocuklarını dini bütün ve ülkesine hayırlı bir birey olarak yetiştirilmesi bakımından teslim edildikleri yerlerle ilgili benzerliği uyandırmış olmalı?..  Yani dünyanın her yerinde her ne sebeple olursa olsun ortak olan düşüncenin farklı bakış açılarıyla teslimiyeti kabul olunuşu razı olunuşu var !  Biz de olan kısmına mutlaka ayrı bir yazımda geniş olarak yer vermemin daha doğru olacağı kanaatindeyim..

Dönelim yine Verdingkinder’lere. Din adı altında olsa dahi bu çocuklar çok zor şartlarda yaşamışlardır. Küçük yaşta ailesinden koparılan bu çocuklar, tanımadıkları insanların evlerine yerleştirilmişler hatta çoğu yerleştirildikleri evlerin içinde değil  ahır, samanlık gibi yerlerde yaşamışlardır. Ev sahipleri çocuklar üzerinde hak sahibi olduğunu iddia etmiş, cinsel istismar dahil tüm kötü muamelelere maruz bırakmışlardır. 1960’ların sonunda uygulamanın son verildiği bilinse de, etkileri bunu yaşayan tüm çocuklarda bugün hayatta olanlar için hala devam etmekte...

Yaratıcısı Johanna Spyri, 53  yaşında yazdığı HEIDI aracılığıyla, çıplak ayaklı çocuklar gerçeğinin üzerindeki toplumsal sır örtüsünün bir ucunu kaldırmış, küçük kahramanı aracılığıyla, doğaya, insanlara, hayata Alp’lerin öksüz kızının gözüyle bakarken, bütün Verdingkinder’lerin çocuk dünyalarına ve duygularına dikkat çekmeye çalışmış. HEIDI, İsviçre’ nin  toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesidir ve onun çıplak ayakları bugün bile çocuklara karşı işlenmiş bir suçun yarattığı utancın üzerinde koşuyor.

HEIDI çıplak ayaklıydı ; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız bütün ‘’köle çocukları’’ diğer çocuklardan ayıran keskin uçurumun simgesiydi.

20 Kasım 1989 yılından itibaren Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Çocuk Hakları Günü” olarak kutlanmaktadır. Neydi amacı?  “Çocukların karşı karşıya kaldıkları hak ihlallerinin dünya gündemine gelmesini sağlamak, özellikle savaş ve yoksulluğun hüküm sürdüğü coğrafyalarda yaşam mücadelesi veren çocukları korumak ve koşullarını iyileştirmek’ ti..”

Şimdi bu amacın çerçevesinde sizi düşünmeye ve sorgulamaya davet ediyorum

Rusya - Ukrayna Savaşı sürerken hala  çocuklar için  ne yapıldı?

Suriye‘de iç savaş sürdüğü sürece çocuklar için ne yapıldı?

Yemen de parası olmadığı için çocuğunu satan baba için ne ceza verildi?  

Afganistan, elbette ki AFRİKA !…

Soruyorum en başta kendime: ‘’20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü‘’ sadece sosyal medya hesaplarımızda ve tüm diğer dijital mecralarda resimler paylaşarak  elimize dilimize pelesenk olmuş kutlama günü mü?  Benim için  bu asla böyle değil,  neyin kutlaması? Kutlamak kazanılmış ve edinilmiş başarıların eğlencesi keyfi değil mi?

Önce herkes bir birey olarak üzerine düşeni yapmak zorunda ve elini taşın altına koymak zorunda .Böyle başlamalı bir şeyler yapmaya.

Her türlü yoksunluğu yaşamak zorunda bırakılmış ,  her türlü hakkı ihlal edilmiş   çocuklar! Yaşamın her türlü güzel nimetlerinden herhangi bir nedenle faydalanamamış çocuklar! Yetim ve  öksüz, her türlü zorbalığa, cinsel, fiziksel, psikolojik istismara uğramak zorunda bırakılmış çocuklar! bilin ki en çok siz alacaklısınız bu hayattan bu yaşamdan bu insanlardan ve bu düzeni bozuk dünyadan!..