Bu yazımda sizlere benim de tanıdığım, genç yaşına rağmen birçok projelere, çalışmalara ve başarılara imza atmış, “doğa, müzik ve insana değer verdiğim üç unsur” diyerek kişiliğini ve karakterini yansıtmış Mehmet Günay ESER öğretmenden bahsedeceğim.
Mehmet, Mersin’in Tarsus ilçesinde 1992 yılının Eylül ayında dünyaya gözlerini açmış. Küçük yaşlarından itibaren müzikle iç içe olan Mehmet ilköğretim ve lise eğitimini Tarsus‘ ta, üniversiteyi Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı‘nda okuyarak, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde Yüksek Lisans ile akademik anlamda da kariyeri için gerekli olan eğitimleri almış, 2015 yılında Türkiye de ilk Fethiye‘de kurulmuş olan Müzik Köyünün Genel Sanat Yönetmenliğini üstlenmiş, “Anadolu’dan Üç Telli Ezgiler” adlı albüm projesi, Müzik Köyü ekibi tarafından kendisinin de Genel Sanat Yönetmenliğini yaptığı bu projede genç kuşak üç telli icracıları arasında yerini almış icralarını insanlara duyurmaya çalışmıştır.
Mersin/ Tarsus ‘ta doğup büyümesine rağmen ve tercihlerinde batıda ki iller gelmesine rağmen kendi isteği ile şartların zor olduğu ve kendisine gerçekten ihtiyaçlarının olduğunu düşündüğü çocuklar için öğretmenlik mesleğini icra etmek üzere Doğu Anadolu Bölgesi ve yurdun en doğusunu tercih ettiğini ifade etmekte.
Mehmet öğretmen kendi imkanlarıyla köy okullarına giderek çeşitli projeler üretiyor, çocuklara çalgıları ve geleneksel müziğimizi anlatıyor. Anadolu müziği ile ilgili köylere bir borcunun olduğunu aslında bu borcu ödemek için köylere gidip o bölgeye yöreye ait kaybolmaya yüz tutmuş eserleri araştırarak onları yeniden günümüze kazandırmaya çalışıyor.
Mehmet öğretmen yaklaşık dört buçuk yıldır Ağrı/Tutak ilçesinde Mehmet Şükrü Balcı Anadolu Lisesinde müzik öğretmeni olarak görev yapmakta. Mehmet Öğretmenin aklı güzel, yüreği güzel, idealleri hepsinden güzel…
Bütün projelerine, eğitimle ilgili yollarda olmasına sebep olan olayın; bir gün kaybolmakta olan yerel müzik unsurlarını araştırmak üzere Tarsus’ ta çıktığı yolda varmak istediği yeri sormak için karşılaştığı üç çoban çocuğunun kıymetli paylaşımları üzerine (bu hikayenin ayrıntısını “uzaklarda’’ belgesel filminde izleyip öğrenebilirsiniz) onun için dönüm noktası olduğunu belirtmekte.
“Konservatuvarlarınızı dağlara kurun” diyen Bela Bartok‘un felsefesi ışığında kendini ve üç telli sazını da eline alarak doğanın izinde, bir taraftan kaybolmaya yüz tutmuş eserlerin kaynağını araştırmaya bir yandan da kimi dağların yükseğine erişerek tepelerden üç telli sazının tellerinde pek kıymetli icralar sergilemiştir (şimdiden merak ettiğinizi düşünerek, sosyal mecralar üzerinden ve bazı platformlardan Mehmet Günay Eser diye ulaşabilirsiniz.)
Uzun bir aradan sonra dondurmuş olduğum sosyal medya hesaplarıma geri döndüğümde sevgili Mehmet‘in ilgili mecrada paylaşmış olduğu bir çok ödüllere layık görülmüş UZAKLARDA adlı belgesel filmine rast geldim. Doğu Anadolu’nun zorlu koşullarında müzik öğretmeni olarak görev yapan kendini ve projelerini konu alan bir belgesel filmi. İzlediğimin 0:54’ncü saniyesinde kendisinin piyanoda çaldığı “Allı Turnam’’ türküsü beni kendisinin de farkında olmayarak o serüvenin içine çekti. Öyle de güzel icra etmiş ki… 2007/ 2009 yılları arasında bizzat başını çekmiş olduğum Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu Bölgesi Köy Okullarına Yardım Projesi Organizasyonumu hatırlatmıştı. O yıllarda benim izlenimlerim kadarıyla köy okullarındaki çocukların eğitim eksikliklerinin yanında öğretmenlerinin de problemleri vardı; dil problemi, materyal eksikliği, veli – öğretmen iletişimindeki sorunlar, birleştirilmiş sınıf uygulaması, ulaşım sıkıntısı, ekonomik sorunlar, okulların fiziki konumları vs.
Sevgili Mehmet öğretmenin de sözünü ettiği gibi köy çocuklarının gözlerindeki ışığı görmek insanı daha da hevesli kılıyor bir şeyleri yapmak için. Köy okullarına katkıda bulunmak üzere başlatılmış ve pek de gün yüzüne çıkmamış sosyal sorumluluk projeleri uzak diyarlarda bulunan çocukların bilim, sanat, spor gibi dallar ve eğitimdeki fırsat eşitsizliğini azaltmak için atılan adımlardır.
O güzel yüreğiyle ve mesleğinin kutsallığına olan inancıyla Mehmet öğretmen “çocuklara dokunmanın dünyayı değiştirmeye yeteceğinin’’ bilincinde. Şöyle diyor: “çocuk işçilerin olmadığı bir dünya hayal ediyorum. Küçük parmakları suyu olmayan köyde -30 derecede köy çeşmesinde bulaşık yıkarken donmayan çocuklar…’’ Bu diyarlardaki çocukların al al olmuş yanakları, küçücük yüreklerine sığdırdıkları büyük sevgiler o küçük yaşlarına rağmen sahip oldukları vefa ve merhamet duyguları, küçük ellerinin avuçlarına sığamayacak kadar büyük hayalleri, gözlerindeki ışıklar umut olur bizlere.
Çocukların umudu Mehmet öğretmen, aynı zamanda bizim de umudumuz…
Kendisinin uzun uzun kaleme alamadığım takdire şayan çalışmalarını kendisine ait sosyal medya ve ilgili platformlardan adını yazarak da ulaşabileceğiniz birçok mecradan önemle takip etmenizi tavsiye ediyorum. Bizim toplum olarak bu denli çalışkan, amaçları doğrultusunda doğru adımlarla hedeflerine ilerleyen, güzel yürekli insanlara oldukça ihtiyacımız var. Mehmet Günay ESER gibi öğretmenlerimizi ve bu gibi benzer doğrultuda olan diğer duyarlı insanlara ne şekilde olursa olsun desteğimizi hissettirmemiz gerek.
Sevgili Mehmet öğretmen, altına imzanı attığın her çalışmanda ve insanlık adına müzik adına yapacağın her projede başarılarının daim olmasını diliyorum.
Rahmetli annem biz ne zaman umutsuzluğa düşsek, “Umutsuz insan olmaz, umudunuz her daim olsun. İsterse yedi dağın ardında olsun, yeter ki olsun!” derdi.