Anasayfa
POLİSİYE ROMAN DEĞİLDiR
Mehmet Ataman
23 Kasim 2021

İçinde bulunduğumuz ay, kasım olunca, ister istemez ilk akla gelen, Gazi Mustafa Kemal’imizin elimizden kayması, gönlümüzdeki tahtına oturuşu geliyor. Ben de bu vesile ile bu ay, sizlere Gazi’nin yaşamından minik kesitler sunayım dedim.

Mustafa Kemal, padişah Vahdettin tarafından görevlendirilerek Anadolu'ya gönderiliyor. Saray’ın ondan istediği esas görev, Samsun ve Giresun civarında Rumlara yapılan saldırıları durdurmak, çete savaşlarını sonlandırmasıdır.

Mustafa Kemal, Anadolu’ya gidip, tam aksini yapınca, İstanbul'la ipler kopuyor. Bunun üzerine, Mustafa Kemal, Anadolu'ya geçtikten kısa bir süre sonra geri çağrılıyor. Gelmeyince, önce ordudan atılıyor, sonra hakkında idam kararı çıkarılıyor. M. Kemal de bunun üzerine askerlikten istifa ediyor. Mücadelesini sivil olarak yürütüyor. Ancak bu kez, peşine ajanlar takılıyor. Ona karşı, çeşitli suikastler tasarlanıyor.

Ajanların en büyük görevleri, ilk olarak komutanlar arasında ikilik çıkarmaktır. Bu ajanların en ünlülerinden birisi Abbas Han, diğeri Azameddin Han'dır. Bunlar, Ankara'nın gazetelerinde makale yazmak, cepheye gitmek, sözde İngiliz aleyhtarlığı yapmak gibi göz boyayan işler yapıyorlar.

İkisi de Hint asıllı, İngiliz devşirmeleri; sarıklı, sözde dindar kimselerdir. Bunlardan başkaları da vardır.

İngilizler, bir de suikast timi oluşturuyorlar. Bu tim, 5 İngiliz subayı ve bir sivilden oluşuyor. “Capttainn Benneş, Albay Nelson, Mustafa Sagir, Rahip Frewn, Yüzbaşı Lord Sismarg, Binbaşı Monford’dan oluşan bu tim, kendilerine yardımcı, yerli ajanlar da buluyorlar. Bu komite ilk olarak, Arnavut Ali diye birini kiralık tutuyor. Ancak Arnavut Ali, İngilizler'i dolandırıp kaçıyor.  Ardından Fehmi diye birini tutuyorlar. Fakat o da işi yapamıyor. Sonrasında bu işleri çok iyi bilen bir Ermeni olan Papazyan'ı tutmak istiyorlar. O, tüm baskılara rağmen görevi kabul etmiyor. Bu arada diğer yandan İzmirli Rumlar da Mustafa Kemal'e suikast amaçlı Mehmet Oğlu Satılmış'ı tutuyorlar. O Ankara'ya geliyor. Ancak o tarihten sonra izine rastlanmıyor. Kemalistler tarafından yakalanıp, ortadan kaldırıldığı şeklinde dedikodular yayılıyor; ancak hiçbir zaman izine rastlanmıyor.

Komite işi başaramayınca, o zamana kadar İsviçre'de olan Mustafa Sagir (Afgan Emiri’ni öldürmekle tecrübesi olan Hint Asıllı, sarıklı, sözde Müslüman) İsviçre'den geliyor. İstanbul'da, Türk-Hint Dostluk Cemiyeti'ni kuruyor. Sözde Hindistan'dan milyonlarca lira yardım getirmiştir. İstanbul'da çok kişiyle dostluk geliştiriyor.  Anadolu'ya geçmek ilk amaçlarından biridir. Anadolu'ya yardım amacıyla, motorla Bulgaristan'a geçerek, oradan İnebolu'ya geçmek istediğini söylüyor. Esasında gizli amacı; Anadolu'ya geçiş yollarını tetkik etmektir.

Bu doğrultuda önce Bulgaristan'a gidiyor. Sözde, Bulgaristan'da sorgulanıyor, tutuklanıyor, falan; ama buradaki esas amacı da, kendini Anadolu'ya kabullendirmektir. Bunu kısmen başarır, adı büyük Türk sever, “kahraman” olarak yayılıyor. İstediği oluyor ve kendisini Kemalistlere kabullendiriyor, Ankara vizesiyle Ankara'ya geliyor. Her yerde törenlerle karşılanıyor. Ankara'da Mustafa Kemal'le görüşüyor. Hint Müslümanlarının yardımlarını, nasıl ulaştırabileceğini soruyor. Fakat, Mustafa Kemal kendisinin casus olduğundan şüpheleniyor. Arkasına adam takmalarını istiyor. Takibe alınıyor. Yapılan takipler sonucunda Ajan olduğu kesin olarak ortaya çıkıyor. Yakalanıp, sorgulanıyor. Sorgusunda Sagir çözülerek, İngiliz istihbaratını ele veriyor.

Yargılaması, halka açık yapılıyor. Duruşmalar, Hakimiyet-i Milliye ve Yenigün'de, gün gün yayımlanıyor. Sonrasında da Cumhuriyet'te (Yunus Nadi'nin) tekraren yayımlanıyor.

Bu yargılamalarda, Atatürk'e yapılacak suikastı itiraf ediyor.

Herkes, Mustafa Kemal'in, İngilizlerden çekineceğini ve Sagir’in küçük bir ceza ile kurtulacağını bekliyor. Ancak tam tersi oluyor. Sagir, İngiliz İmparatorluk Günü olan, 24 Mayıs'ta, idam edilerek, İngilizlere gerekli net bir mesaj veriliyor.

Aynı Mustafa Kemal, Bağımsızlık Savaşı sonrası, bütün dünya ülkeleri ile dost olduğu gibi İngiltere ile de dostane ilişkiler geliştirmiş, İngiltere kralı, VIII. Edward’ı, ülkemizde ağırlamıştır. VIII. Edward, Ankara’ya gelmeden önce, en büyük yenilgilerinden birini aldıkları ve yüz beş bin şehit ve yaralı verdikleri, Çanakkale Şehitliklerini ziyaret etmişti.

Bugünlerde önce casuslukla suçlanıp, ardından bir telefonla bırakılanları anımsayınca farkı daha iyi anlayabiliyoruz.