Gazetecilik mesleği bugünlerde çok zor, sıkıntılı ve hatta oldukça karanlık bir dönemden geçiyor. 20 yılı aşkın süredir yerelde çalışan bir gazeteciyim. Hiçbir dönemde bu ölçüde kirlenmiş bir gazetecilik görmedim. Konuyla ilgili birkaç kelam etmek istedim: Gazeteciliğin temel ilkelerinin başında gelmesi gereken editoryal bağımsızlık ne yazık ki mafya, siyaset ve iş dünyasının kirli ilişkileri içinde ya yok olmuş ya da biat utancına saplanmış durumda.
Elbette çoğu mesleğin onuru, saygınlığı, uyulması gereken etik ilkeleri, uzun döneme dayalı tecrübelerin imbiğinden geçmiş değerleri vardır. Hiçbir mesleğe üstünlük taslama gibi bir niyet olmadan açıkça söylemek istiyorum ki, toplumu bilgilendirme, halkın bilinçli tercih yapmasını sağlayarak demokratik yönetime yaptığı ya da yapabileceği katkı nedeniyle gazetecilik hem çok onurlu hem de aynı nedenlerle çok sorumluluk taşınmasını gerektiren bir meslektir.
Gazetecilik kamu yararına ve halkın bilgilendirilmesi, bilinçli kamu iradesinin sandığa yansımasıyla demokratik yönetimin sağlanması amaçlarıyla yapılmalıdır. Her dönemde olduğu gibi bu dönemde de gazeteciler arasında da çürük, kokuşmuş, ahlaksız ve hatta hain kişiler görülmüştür, gelecekte de görülebilir. Asıl düşündürücü olan da bu durum karşısında, görevi adaleti sağlamak olan yargının, şu ya da bu şekilde sesiz kalması ve bir türlü harekete geçmemesi büyük üzüntü kaynağıdır.
***
2004 yılından bugüne yüzün üstünde gazeteci adayı zorunlu staj sürelerini tamamlamak üzere gazetemizde çalıştı. Gençlerimizin bir kısmı yazılı ve görsel basında mesleklerini sürdürürken büyük çoğunluğu ise gazetecilik dışında iş alanlarını tercih etti. Geçtiğimiz yıl pandemi koşulları nedeniyle çalışma imkanı sağlayamadığımız stajerlerimize bu yıl kapılarımızı tekrar açtık.
Amacımız, stajer gazetecilerimizi basın ahlak kurallarına uygun bir şekilde gelişimlerine katkıda bulunmaktır. Bu konuda Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi yol haritamızdır. Bildirgenin 3. maddesinde gazeteciliğin tanımını yapar ve şöyle denir: 'Gazeteci; başta barış, demokrasi ve insan hakları olmak üzere, insanlığın evrensel değerlerini, çok sesliliği, farklılıklara saygıyı savunur. Milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, dil, din, sınıf ve felsefi inanç ayrımcılığı yapmadan tüm ulusların, tüm halkların ve tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. İnsanlar, topluluklar ve uluslararasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır.' Bu bildirge ve gerçeğin ışığında basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü savunmalıyız.