ŞİŞLİ’DE “DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SOSYAL DEMOKRASİ” KONFERANSI

Okuduğunuz haber
MEHMET ATAMAN’IN ESERLERİ
Anasayfa   /    KÜLTÜR-SANAT    /    MEHMET ATAMAN’IN ESERLERİ

MEHMET ATAMAN’IN ESERLERİ

Yazarımız Mehmet Ataman'ın, yazarlık serüveni ve yayımladığı on eserinin yayımlanma öykülerini, siz değerli okurlarımızla buluşturuyoruz.

KÜLTÜR-SANAT      02 Agustos 2021 - 18:47     0

MEHMET ATAMAN’IN ESERLERİ

DALGALI BEYAZLIKLAR / Şiir, Berfin (Kora Yayın) Mart 2006

Edebiyata, özellikle şiire olan merakım gereği, 12 Eylül 1980 öncesi yayımlanmak üzere birkaç dosyam birikmişti. 12 Eylül faşist darbesi olunca, pek çok kitabımla birlikte bu dosyalarımı da yakmak zorunda kaldım. Sadece şiir dosyalarım ve kitaplarımdan değil; "hayallerimden, umutlarımdan, heyecanlarımdan da uzak bir noktaya düştüm. "Görülen lüzum üzerine" ikisi sürgün olmak üzere pek çok il, ilçe ve köyde yöneticilik ve öğretmenlik yaptım.  2006 yılında Şişli / Nişantaşı, Nilüfer Hatun ilköğretim Okulu'ndan emekli olacağım yıl, geçmişteki şiir hevesim ve edebiyata olan merakım geç de olsa tekrar yeşerdi. İlk meyveyi aldım. Kitabımın adını, "Dalgalı Beyazlıklar" koydum. Dalgalarla savrulduğum ve farklı ortamlara düştüğüm halde, elimden geldiğince kirlenmediğimi, bir anda öfkelenip kısa süre sonra durulduğumu, bu esnada kendimden başka kimseye zarar vermediğimi vurgulamak istedim. İlk kitabım böyle doğdu. Bu eserimde, şiirin her anlayışına, her biçimine rastlamak mümkündür. Bu kitabımda çok farklı; tema, estetik, ritim ve imgelerle karşılaşırız. Bu kitapla yeniden doğmuş gibi oldum. Yeniden yazmam için bir lokomotif oldu. Elime her aldığımda, koca bir yaşamı avuçlarıma almış duygusunu yaşarım. Bu eserimi ilk okuyanlardan, rahmetli, yazar ve şair, coğrafya pofesörü Ahmet Necdet'in, beni, yazmaya devam etmem için teşvik etmesi, hatta; "Kendi biçemini yaratabilirsin," şeklindeki onurlandırıcı değerlendirmesi, yazmaya devam etmem için, itici bir güç oldu. Onu, saygıyla anıyorum.

SICAK YAĞMURLAR / Şiir- Berfin (Kora Yayın) Nisan 2007

Otuz yıllık eğitimcilik yaşamım sona erince, kendime bir yıl kadar bir zamanı ayırdım. Eşim, emekli olduğum okulda, mesleğine devam ediyordu. Bense yorgunluk atmak üzere bir aylık Ege gezisine çıktım. Ardından memleketim olan Gökçeada'ya gelerek, tek başıma uzun süre kaldım. "Sıcak Yağmurlar," bu esnada doğdu. Yaşamım boyunca üretimi hep önemsediğim, yağmuru da doğadaki üremenin ve çoğalmanın temeli saydığım için, ikinci kitabımın adını; "Sıcak Yağmurlar," koydum. Ege'deki gördüklerimden, Gökçeada'da yaşadıklarıma, yitirdiğimiz değerlerimizden, toplumsal duyarlılığıma, aşka ve doğaya dek, değişik izleklerle kaleme aldığım bu eserim okurlar tarafından çok beğenildi. Rahmetli Güngör Gençay, Evrensel Gazetesi'nde bu eserimi irdelemiş ve onurlandırıcı bir metin kaleme almıştı. Okuduğumda çok etkilenmiş ve bana yönelik salık verdiklerini bir emir gibi algılamıştım. Daha başarılı bir eser yaratmak için var gücümle, okumaya ve yazmaya gayret ettim.

YORGUN UFUKLAR / Şiir- Berfin (Kora Yayın) Nisan 2009

Şiir kendiliğinden yol alır. Oturup, şiir çalışayım, dediğinizde, genellikle okuma yaparsınız. Yazmaya sıra gelince, bir beklediğiniz vardır. Bu belki yeni bir aşk, belki bir iç geçirme, belki bir sevinç, belki bir hüzün veya öfkedir. Beklediğiniz her neyse, işte o gelince, kaleminiz veya parmaklarınız sevinçle oynaşır. Siz de oyun sonrası, oynanan oyunu irdeler, son biçimini verirsiniz. Yıl iki bin yedi olunca ülkedeki yönetimin tutumu sertleşmeye ve çıkar ilişkilerinin yoğunlaşmaya başladığını gördüm. Gerek halka ve gerekse muhalefete karşı kullanılan dil değişmeye başladı. Ülkemin geleceği hakkında taşıdığım iyimserlik duvarlarım yıkılmaya  durdu. Ülkemde, görmek istediğim üst seviyedeki sinerji azaldı. Yarınlara dair beklentilerim yok olur gibi oldu. Bu sebeple, kitabımın adını; "Yorgun Ufuklar," koydum. Bu kitabımda ağırlıklı olarak toplumsal irdelemelerde bulundum. Elbet biraz aşk ve biraz doğa, biraz hüzün ve isyan...

EYLÜL ALEVLERİ / Şiir-Berfin (Kora Yayın) Nisan 2012

Şiir sadece aşka, sevdaya dair değildir. Şiir hayata dairdir. İsyandır, asiliktir, başkaldırandır, haykırıştır, öfkedir. Şiir yaşamın her alanında vardır. Şiirimde de hayatın her kesitinden izlere var. Benim şiirim, ağırlıklı olarak hüzün ve isyan şiiridir. Toplumsal endişelerimin sergilendiği alandır. 12 Eylül 2010 yılına geldiğimizde, ülkemizde anayasa referandumu yapıldı. “İkinci 12 Eylül” olan bu referandumun ülkemizi hukuksuzluğa ve diktatöryaya taşıyacağını gördüm. Bu duygumdan hareketle  Nisan 2012 de yayımladığım dördüncü şiir kiabıma; "Eylül Alevleri," adını verdim.

Bu ikinci 12 Eylül anayasasının uzun vadede birincisinden daha tehlikeli sonuçlar doğuracağı endişesini taşıyordum. Bu kitabımda da yitirdiğimiz değerlerimiz, aşk, sevda ve doğa var. 

EKİM DAMLALARI / Şiir- Cinius Yayınları, Nisan 2014

Bağımsızlık Savaşı vererek bin bir zorlukla kurduğumuz Cumhuriyetimizi sonbahara taşımak isteyenlere isyan anlamında üçleme yaptım. "Eylül Alevleri'nden" sonra; "Ekim Damlaları" adlı şiir, kitabımı yayımladım. Yine ağırlıklı olarak toplumsal gerçekçi bir yaklaşım, yine hüzün, yine isyan, aşk, doğa ve insan sevgisi. Yitiklerimize duyulan özlem, kimi zaman açık, kimi zaman kapalı imgelerden süzülmüş bir eser. Bu eserimde de ülkemizin geleceği hakkındaki endişelerim devam etti, halen de ediyor. Ancak hiç umudumu kaybetmedim. Hep birlikte el ele bu ülkeyi içine düştüğü karanlıktan çıkaracağız. Ülkemde bunu başarabilecek birikim var. Dikkatli okuyucular, şunu fark edecekler, diye, düşünüyorum: “Evet, yapıtlarımda karamsarım; ama umutsuz asla!..”

FİKRİN ZOR YOLCULUĞU /ADA-KARA / Roman-Cinius Yayınları, Nisan 2016

Eğitimciliğimden olacak, şiirlerimde genellikle didaktik bir çizgi izledim. Sonrasında, ülkem adına var olan endişelerimi, korkularımı, düz yazıyla anlatmam gerekir, diye, düşündüm. Neydi korku ve endişelerim? Siyasal dinci bir yapılanmanın egemenliğinden doğacak sonuç. İşte, bu sonuçtan hep endişe duydum, ürktüm, korktum. Halen de endişe duyuyorum, ürküyorum ve korkuyorum. Bu duygular içinde kendi yaşamımdan kesitler sunarak, gözlem ve duyumlarımdan beslenerek, yarı otobiyografik bu eserimi kaleme aldım. Bu eserim yayımlandıktan yaklaşık üç ay sonra, "15 Temmuz 2016 da" dinci ve gerici bir kalkışmayı yaşadık. Eğer ki başarılı olup, tam egemen olabilselerdi, benim, o hep korktuğum karanlıkta boğulmamız işten bile değildi. Bu eserimi okuyacaklar, dogmalarla doldurulmuş bir beynin, aydınlanmasının ne kadar zor olduğuna, fikri değişimin sancılarına tanıklık edeceklerdir. Roman ana kahramanı Yüksel'le birlikte, ülkemizin bir ucundan diğer ucuna savrulmanın, yenilenmenin sancılı değişimine tanıklık edeceklerdir.  

 

KASIM SANCILARI / Şiir-Cinius Yayınları, 0cak 2018

Şiir kaynağından çıkar, akarını bulur, engin denizine ulaşır. Aslında bu eserime daha sıcak bir ad koyabilirdim. Zira, yayımlandığı ay, ilk ve tek torunum Atlas doğdu. Kitabımı da ona ithaf ettim. Ancak üçlemeyi tamamlamalıydım. Ülkem, sancılarıyla kıvranmaya devam ediyordu. "15 Temmuz 2016 daki kalkışmadan yeterli ders çıkarılmamış olacak ki farklı dinci siyasal yapılar at oynatıyor. İlkel, gerici ve yoz uygulamalar, sancıları beslemeyi sürdürüyor ve hastalık ilerledi. Bu nedenle kitabımın adını değiştirmedim. Toplumumuz ve insanlık adına endişe ve hüzünlerimle isyanlarım hep devam etti. Bu kitabımda da aşka, sevgiye, doğaya dair, umuda dair söylediklerim var.

GÖKÇEMROZ / Şiir-Cinius Yayınları, Nisan 2019

Gökçeada'nın eski adı, İmroz'dur. İmroz benim fikir dünyamın ve kişiliğimin beslendiği yerdir. Ülkemin en harika beldelerinden biridir. İlk gençlik yıllarım burada geçti. Halen, yazları burada yaşıyorum. Gökçeada, bana çok şey kattı. Gökçemroz'a kadar hemen hemen her şiir kitabımda Gökçeada ile ilgili bir veya birkaç şiirim vardı. Ancak yetmemiş olacak ki sadece Gökçeada'ya özgü şiirleri kapsayan bir eser yaratmak idealimdi. Bunu, "Gökemroz" ile başardım. Gökçeada'nın, "Gökçe-sini," İmroz'un, "mroz-unu" birleştirerek, adını Gökçemroz koydum ve yayımladım.

TATARİNA / Roman-Cinius Yayınları, Mayıs 2021

Anneannemi tanımadım. Kendisi Kırım'ın önde gelen ailelerindendi. Annem de Kırım doğumludur. Geçmişimde öylesi izler olunca, ben de bu izleri takip ettim. Dünya güzeli ve birer insanlık abidesi olarak anılan bu güzel insanların anavatanı Kırım hakkında hep bir merakım oldu. Oturdum, o dönemi çalıştım.  Öyle bir dönem ki; "Kırım'daki bağımsızlık hareketleri, Kırım'ın işgali, sürgünler, Balkan Savaşları, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, Ekim Devrimi, Cumhuriyetimizin kuruluşu, devrimlerimiz." Ve benzeri pek çok tarihi olayları ve olguları kapsadı. Yayımlanmadan önce, romanımı okuma zahmetinde bulunan değerli şair ve yazar, radyo programcısı, ünlü çevirmen Yüksel Pazarkaya, arka kapak yazısını yazdı. Kendisine saygılar.

SESLİ DİZELER / Şiir-Cinius yayınları, Mayıs 2021

Roman çalışmasını sürdürdüğüm esnada şiir de kendiliğinden aktı. 2019 da yayımladığım, "Gökçemroz" adlı eserimden sonra, biriken şiirler de bir kitap oluşturacak boyuta geldi. Yayıncımla konuştum. İki kitabı birlikte basma kararı aldık ve “Tatarina” ile birlikte, "Sesli Dizeler" de yayımlandı. Bu eserimin arka kapağına, Ordu'da, bir psikopat tarafından, gizlice takip edilen ve bıçaklanarak katledilen, üniversite öğrencisi, sevgili Ceren Özdemir için yazdığım kısa şiirimi koydum. Yayımlanır, yayımlanmaz, bir adet kitabımı, Ceren'in ailesine ilettim. Bu son şiir kitabımı; özelde Boğaziçili gençlere, genelde "X,Y,Z" kuşağına ithaf ettim. Umarım, gençlerle buluşur.

YORUM EKLEYİN

X

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen ziyaretçilere aittir.

X

Habere hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın.

GÜNÜN MANŞETLERİ

FOTO GALERİ